kangal dikeni tohumu, nohut, ya da Hecazdan gelmiþ kahve üçe bükülen "gayfe tavasýnda" kavrulur, yanýk-aðýr bir koku, her tarafa sinerdi
el deðirmeninde öðütülür veya el dibeðinde dövülür dedemin kahve deðirmeni oldu-bitti diri çekerdi
üfleyerek çýtýrdaklý çalý tutuþturulur üsdüne çelme sokulur dutuþunca, iki kütük köz oldumuydu, ocakta cezve köze sürülür, etrafýna köz yýðýlýr köpürmeye baþladýmýydý önce kahvenin köpüðü pay edilir fincanlara sonra tekrar ateþe sürülür bu defa telveli kýsým, ödünç verilecekmiþ gibi silmece çay deðil ki dudak payý ayrýlsýn içim gider, sünnetleyemem telveyi “-çocuklar kahve içerse; tabanlarý yarýlýr, teni gararýr.”
“-kahve içenin rengi kararýr kara oðlaný gýzlar beðenmez.” “-çay-cýðara içenin benzi sararýr ecel gelmeden ölünmez emme zati cýðara torun gösdertmez”
güya Ceviz Osman kahveye direkleri “iki üfür bir sömüre” almýþ çay kutusu veresiye defterini soba tutuþtururken yakmýþ
oturmuþ Ceviz ile Arifosmaný herkese veresiye salýnmýþ “-üç aþþa beþ (y)okarý” güya yandýðýný kimse bilmeyecek
Feyzullah efendi bakmýþ-bakmýþ basmýþ kalayý. “-ülen pok o(ð)lu pok" demiþ "-sen kimsin bana verese çay verecek” oysa onu yazan Arif Emmi Feyzullah ayda yýlda bi geldiðini peþ para çay içtiðini ne bilecek
herkes salgýyý kuzu kuzu ödemiþ sadece Feyzullah Hoca deftere itibar etmemiþ. küsmüþ bir daha da kahveye gitmemiþ Ceviz Osman "çetele yandý" diyememiþ böylece; peþin içen tek müþteriyi de kaybetmiþ
“-ser de deliðannýlýg yelleri “ayýngayý men ettiler” de(ðil) mi birbirine selam alýp vermeyen, genþler tütün sayasýnda sýký ýrafýk gari..
kimseye Alalhýn gulu deye bi lokma ekmek koklatmayannar kaçakçýlardan maçakcýlardan ayýnga bulannara mutu oldular, iki ðün sonura n’olur-n’olmaz epaplýk adýna birbirlerini golladýlar biz de yasaðýnan cýðaraya baþladýk, ayýngamýz tükenince, otlanmaya alýþtýk otlakcýlýk sayansýnda eyi ðün dostlarýný artýrdýk
haram, mekruh, zehir zýkkým diye goyâ para vermezdik tütüne amma tabaka sahabýndan fazla içerdik Allahýn onaracaðý iþte topuðunu aþmayan adamlar bile yetmezdi de el-ayak öptürürdüler mencilisde goya adama aða diye keyf baðýþlardýk
ardýç kabýðý, ceviz yapraðý, bilmen ne otu; ayýnga yoksa gasteye, çýmanto kaadýna sarardýk, Ýstanboldan getirdi Çakýrýn Musa cýðara kaadý, mýhtar çakmaa, tabaka birer de dakým aldýk”
zengin iþi o devir çakmak, tütün tabakasý menþur darb-ý meseldir "ne arasýn hacamatta gav çakmaðý" der, der, ortadaki tabakadan sarardýk
insan birez de ayaðýný yorganýna göre uzatmalý ileri-geri atýp tutmamalý sofrada elini, mencilisde dilini dutmalý herþeyin azý yarar, çoðu zarardýr hak ortasý garardýr. bi(r) cý(ða)rayý üþ beþ sefer yakardýk Tütün
"-tütünün men behrinde yalan söylenmesini sevmeyen bir hakimin huzuruna çýkarmýþlar bencileyin bi(r) köylüyü "-aman ha sakýn yalan söyleme yanarsýn valla deye sýký sýký tembeyhlemiþ bunu" köylü
hakim bey bakmýþ garibanýn teki "-bari çoluk-çocu(ðu) irezil-ürüsva(y) olmasýn bi cahillik etmiþ, belli bu efendi bi köylü" demiþ içinden
buna dönüp "-sen" demiþ "-tütün içmessin de(ðil) mi" vetandaþ "-içerin" demiþ "-içmezsin, içmezsin, sana iftira atmýþlar" ……… "-ben tütün içeni gözlerinden tanýrýn, sen tütün içen birine benzemeyon tütün içenin barnaklarý-dýrnaklarý sararý(r) býyý(ð)ý sararý(r), soluðu kokar yanýna varýlmaz irengi bom-bozdur, öðsürür, marazdan gurtulmaz sen cý(ð)ara içen birine hele hele ayýnga içen birine heþ benzemeyon"
senin köylü göya yalan söyleme(ye)cek ya "-içerin hakim bey, kaçak da olsa içerin" demiþ hakim oðlum içmen de; de seni koyvurayýn get" deye ýsrar etdikçe köylü de "-hakim bey beni sýnayo ellehem" deye yoruyomuþ kendince, o da "-içerin" deye inatlaþmýþ..
hakim "-oðlum “içmen” de goyvuracan, salacan valla billa salývýacan” deyince seninki "-valla da içerin, billada içerin” demiþ hakim de dayanamamýþ, cezayý vermiþ "-madem öyle benden günah getdi, valla da cezayý yedin, billa da cezayý yedin" demiþ.
Yörük Haceli’yi þahit yazdýrmýþlar “-aman ha bu hakim yalancý þahide zýt-geder durduk yerde baþýnýza bela alman” deye tebeyhlemiþler söz temsili zabahdan, rica minnet ma(h)kemenin gapýsýnda beglemeye baþlamýþlar
dövlet mamiri ya gari, hakimler neçeden sonura gelmiþler maytaplarýný geþmiþler gastelerini okumuþlar simitlerini yemiþler çaylarýný iþmiþler neden sonura davalara geþmiþler bi davaya bakýp mola vermiþler bi dava daha arada bi muhabbet da(h)a çay-gayfa gýrýla
derkene bunnarýn duruþmalar baþlamýþ emme hala bunu çaðýran-maðýran yok senin Haceli bakmýþ olma(ya)cak dayanamamýþ, tiyreki de olunþa n(ih)ayet tabakayý çýkarmýþ bi cýðara dolamýþ cýðara kaadýnýn gýranýný diliyle yalamýþ ince-ince koparýp yapýþdýrmýþ gomuþ tabakaya sonura bi dene taha tabakanýn içine sýralamýþ hala ça(ð)rýlmamýþ
son sardýðý cýðara tabakaya fazla gelmiþ seninki de etmiþ edememiþ makemede olduðunu unutmuþ haralda mýhtar çakmaaný çakmýþ
daha bi somruk somurmadan “-Haceli Þaaam!” deye mubaþir Haceli’yi çaðýrmýþ Haceli cýðarayý atsa yazzýk ol(a)cak ucunu koparýp cýðarayý cebine gatmýþ yemin-billahdan sonura Hakim bey “-anlat bakalým ne biliyon” seninki baþlamýþ “-efendim.... iþde þöyleyken þöyle oldu, böyleyken böyle oldu bu hunu dedi, öteyki þunu” deye anlatmaya hakim; “-evladým yemin ettiðini hatýrlatmama nüzum yok ona ðöre” demiþ o da “-yoð efendim” deye devam etmiþ
bu hala annatmaya dövam ediyomuþ “yok höyle yok böyle” hakim “-oðlum yanýyon” demiþ o da aklý sýra “-hakim beni yalançý þahit miyin acaba deye sýnayo” derimiþ içinden tongaya basmamað uçu, gayat gararlý “-þeriatýn kesdiði barnak acýmaz efendim” derimiþ
hakim ne gadar da “-oðlum yanýyon” deye izbar etdiyse de anlatdýklarýndan caymazýmýþ “-valla efendim öyle oldu, böyle oldu bu bunu dedi, o onu söyledi” hakim izah etmeð uçu durumu yani “-oðlum yanýyon” dedigcene “valla-billa do(ð)ru söyleyon hakim bey ettiðim yemini unutmadým deye inatlaþýrýmýþ hakim “-oðlum yanýyon” deyinþe içinden “-eyvah boku yedik” deye geçiririmiþ
“-hakim bey bana acýmazsanýz çoluk-çocu(ðu)ma ac(ýy)ýn ben kendime deðil çoluk-çocu(ðu)ma yanarýn anam avradým ossun, benim bu hadisede zerre ðadar m(en)afatým, en ufak bi güna(hý)m yok ben yalançý sahýt de(ði)lin” deye yemin billah ederimiþ, faldýrdarýmýþ
bunun gorku bokuna hayýflandýðýný anlamýþ hakimi bi gülmeð almýþ bakmýþlar hakimin gülmekden gözleri yaþarmýþ kimezi bilelek, kimezi bilmeden herkeþ makaralarý salývýmýþ halbuyku Hacelinin ceket essahdan yanmýþ.
me(ð)ere , cýðaranýn ataþlý yaný atça(ðý) yerde yanýlýb da cebine ðatmamýþ mý kendi farkýnda deði tabi, nassý olsa cýðarasý sönük içeriyi bi koku sarmýþ göynük-göynük cebinden lapýr tumaný ðibi direklenmiþ ortalýkda bi gonursu bi koku peydah olmuþ
belki de “-biri içerde cýðara içiyo” sanmýþdýr zaðar kimbili Allahýn garibi ha! n’olacak iþ de o daa.. deðirmenciliðinen geldi geþdi, getdi.. vardý
DÝPNOT
gayfe / kahve çelme: çalýnýn dal veya gövdesinden tahra ile çelinerek (yelenerek)çýkarýlan nispeten daha ince dal odun çelmece silme: aðzýna kadar dolu sünnetlemek : bir yemek kabýný silerek, sýyýrarak yemek artýðý býrakmayacak þekilde yiyerek demizlemek bazýlarýna göre "Kel Arif’dir” verese/veresiye: kredili, sonra ödenmek üzere salgý: birisi tarafýndan diðerlerini ödemesi için belirlenen tutar, fona katký müsamaha: görmezden gelme, anlayýþ gösterme, hoþgörü, tolerans, izin kaçak tütün mutu / muti / mut : düþkün, itaatkar, emir bekler otlanmak : beleþe konmak, takým: aðýzlýk men : yasaklama men behri . yasaklandýðý zamanlar tembih: uyarma, hatýrlatma, ikaz tembeyh / tembih : öðüt, uyarý, ikaz mesela, somurmak / sömürmek, nefesle içe çekmek dik kuyrukluk : iþnatçýlýk gopçalarý salmak: sergilemeye çalýþtýðý durumdan vaz geçmek, korkudan yelkenleri indirmek, gopça: düðme faldýrdamak / feldirdemek : korkudan eli ayaðý karýþmak, söyledikleri tutarsýzlaþmak, faldýr faldýr titremek, Meere/ meðere/ meðerse/ meðersem/meerem : meðer, meðerse, gerçekte, aslýnda, halbuli gonursu : yanýk bez kokusu sanýrým, bence, zannýmca
Fotoðraf
Aþkar Yörüklerinden ALICA’nýn oðullarý Deveci, Týrkýrdak, Kucur ve Mustafa Askerde kalmýþ)
Sosyal Medyada Paylaşın:
İbrahim Çelikli. Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.