MENÃœLER

Anasayfa

Åžiirler

Yazılar

Forum

Nedir?

Kitap

Bi Cümle

Ä°letiÅŸim

Tırtar / Kahve
İbrahim Çelikli.

Tırtar / Kahve






















kangal dikeni tohumu, nohut,
ya da Hecazdan gelmiþ kahve
üçe bükülen "gayfe tavasýnda" kavrulur,
yanýk-aðýr bir koku,
her tarafa sinerdi

el deðirmeninde öðütülür
veya el dibeðinde dövülür
dedemin kahve deðirmeni
oldu-bitti diri çekerdi

üfleyerek çýtýrdaklý çalý tutuþturulur
üsdüne çelme sokulur
dutuþunca, iki kütük
köz oldumuydu, ocakta
cezve köze sürülür,
etrafýna köz yýðýlýr
köpürmeye baþladýmýydý önce
kahvenin köpüðü pay edilir fincanlara
sonra tekrar ateþe sürülür
bu defa telveli kýsým,
ödünç verilecekmiþ gibi
silmece
çay deðil ki dudak payý ayrýlsýn
içim gider,
sünnetleyemem telveyi
“-çocuklar kahve içerse;
tabanlarý yarýlýr,
teni gararýr.”

“-kahve içenin rengi kararýr
kara oðlaný gýzlar beðenmez.”
“-çay-cýðara içenin benzi sararýr
ecel gelmeden ölünmez
emme
zati cýðara torun gösdertmez”








güya Ceviz Osman kahveye direkleri
“iki üfür bir sömüre” almýþ
çay kutusu veresiye defterini
soba tutuþtururken yakmýþ

oturmuþ Ceviz ile Arifosmaný
herkese veresiye salýnmýþ
“-üç aþþa beþ (y)okarý”
güya yandýðýný kimse bilmeyecek

Feyzullah efendi bakmýþ-bakmýþ
basmýþ kalayý.
“-ülen pok o(ð)lu pok" demiþ
"-sen kimsin bana verese çay verecek”
oysa onu yazan Arif Emmi
Feyzullah ayda yýlda bi geldiðini
peþ para çay içtiðini ne bilecek

herkes salgýyý kuzu kuzu ödemiþ
sadece Feyzullah Hoca deftere itibar etmemiþ.
küsmüþ bir daha da kahveye gitmemiþ
Ceviz Osman "çetele yandý" diyememiþ
böylece; peþin içen
tek müþteriyi de kaybetmiþ

























“-Ceviz müsama(ha) etmez kahvede
ayýnga tütünü iþmeye
“gayfaya kim neye getcek, öyleye
tütün iþmeyceðsek”

“-ser de deliðannýlýg yelleri
“ayýngayý men ettiler”
de(ðil) mi
birbirine selam alýp vermeyen, genþler
tütün sayasýnda sýký ýrafýk gari..

kimseye Alalhýn gulu deye
bi lokma ekmek koklatmayannar
kaçakçýlardan maçakcýlardan ayýnga bulannara mutu oldular,
iki ðün sonura n’olur-n’olmaz
epaplýk adýna birbirlerini golladýlar
biz de yasaðýnan cýðaraya baþladýk,
ayýngamýz tükenince,
otlanmaya alýþtýk
otlakcýlýk sayansýnda eyi ðün dostlarýný artýrdýk

haram, mekruh, zehir zýkkým diye goyâ para vermezdik tütüne
amma tabaka sahabýndan fazla içerdik
Allahýn onaracaðý iþte
topuðunu aþmayan adamlar bile yetmezdi de
el-ayak öptürürdüler mencilisde
goya adama aða diye keyf baðýþlardýk

ardýç kabýðý, ceviz yapraðý, bilmen ne otu; ayýnga yoksa
gasteye, çýmanto kaadýna sarardýk,
Ýstanboldan getirdi Çakýrýn Musa
cýðara kaadý, mýhtar çakmaa, tabaka
birer de dakým aldýk”

zengin iþi o devir
çakmak, tütün tabakasý
menþur darb-ý meseldir
"ne arasýn hacamatta gav çakmaðý"
der, der, ortadaki tabakadan sarardýk

insan birez de ayaðýný yorganýna göre uzatmalý
ileri-geri atýp tutmamalý
sofrada elini, mencilisde dilini dutmalý
herþeyin azý yarar, çoðu zarardýr
hak ortasý garardýr.
bi(r) cý(ða)rayý üþ beþ sefer yakardýk
Tütün

"-tütünün men behrinde
yalan söylenmesini
sevmeyen bir hakimin huzuruna
çýkarmýþlar bencileyin bi(r) köylüyü
"-aman ha sakýn yalan söyleme
yanarsýn valla
deye sýký sýký tembeyhlemiþ bunu" köylü

hakim bey bakmýþ garibanýn teki
"-bari çoluk-çocu(ðu) irezil-ürüsva(y) olmasýn
bi cahillik etmiþ, belli
bu efendi bi köylü" demiþ içinden

buna dönüp "-sen" demiþ
"-tütün içmessin de(ðil) mi"
vetandaþ "-içerin" demiþ
"-içmezsin, içmezsin,
sana iftira atmýþlar"
………
"-ben tütün içeni gözlerinden tanýrýn,
sen tütün içen birine benzemeyon
tütün içenin barnaklarý-dýrnaklarý sararý(r)
býyý(ð)ý sararý(r), soluðu kokar
yanýna varýlmaz
irengi bom-bozdur, öðsürür,
marazdan gurtulmaz
sen cý(ð)ara içen birine
hele hele ayýnga içen birine heþ benzemeyon"

senin köylü göya yalan söyleme(ye)cek ya
"-içerin hakim bey, kaçak da olsa içerin" demiþ
hakim oðlum içmen de; de seni koyvurayýn get"
deye ýsrar etdikçe
köylü de "-hakim bey beni sýnayo ellehem" deye
yoruyomuþ kendince,
o da "-içerin" deye inatlaþmýþ..

hakim "-oðlum “içmen” de goyvuracan,
salacan valla billa salývýacan” deyince
seninki "-valla da içerin,
billada içerin” demiþ
hakim de dayanamamýþ, cezayý vermiþ
"-madem öyle
benden günah getdi,
valla da cezayý yedin,
billa da cezayý yedin" demiþ.



Yörük Haceli’yi þahit yazdýrmýþlar
“-aman ha bu hakim yalancý þahide zýt-geder
durduk yerde baþýnýza bela alman”
deye tebeyhlemiþler
söz temsili zabahdan,
rica minnet ma(h)kemenin gapýsýnda
beglemeye baþlamýþlar

dövlet mamiri ya gari, hakimler
neçeden sonura gelmiþler
maytaplarýný geþmiþler
gastelerini okumuþlar
simitlerini yemiþler
çaylarýný iþmiþler
neden sonura
davalara geþmiþler
bi davaya bakýp mola vermiþler
bi dava daha
arada bi muhabbet da(h)a
çay-gayfa gýrýla

derkene bunnarýn duruþmalar baþlamýþ
emme hala bunu çaðýran-maðýran yok
senin Haceli bakmýþ olma(ya)cak
dayanamamýþ, tiyreki de olunþa
n(ih)ayet tabakayý çýkarmýþ
bi cýðara dolamýþ
cýðara kaadýnýn gýranýný diliyle yalamýþ
ince-ince koparýp yapýþdýrmýþ
gomuþ tabakaya
sonura bi dene taha
tabakanýn içine sýralamýþ
hala ça(ð)rýlmamýþ

son sardýðý cýðara tabakaya fazla gelmiþ
seninki de etmiþ edememiþ
makemede olduðunu unutmuþ haralda
mýhtar çakmaaný çakmýþ

daha bi somruk somurmadan
“-Haceli Þaaam!” deye
mubaþir Haceli’yi çaðýrmýþ
Haceli cýðarayý atsa yazzýk ol(a)cak
ucunu koparýp cýðarayý cebine gatmýþ
yemin-billahdan sonura
Hakim bey
“-anlat bakalým ne biliyon”
seninki baþlamýþ “-efendim....
iþde þöyleyken þöyle oldu,
böyleyken böyle oldu
bu hunu dedi, öteyki þunu” deye anlatmaya
hakim; “-evladým yemin ettiðini hatýrlatmama
nüzum yok ona ðöre” demiþ
o da “-yoð efendim” deye devam etmiþ

bu hala annatmaya dövam ediyomuþ
“yok höyle yok böyle”
hakim “-oðlum yanýyon” demiþ
o da aklý sýra “-hakim beni yalançý þahit miyin
acaba deye sýnayo” derimiþ içinden
tongaya basmamað uçu, gayat gararlý
“-þeriatýn kesdiði barnak acýmaz efendim” derimiþ

hakim ne gadar da “-oðlum yanýyon” deye
izbar etdiyse de anlatdýklarýndan caymazýmýþ
“-valla efendim öyle oldu, böyle oldu
bu bunu dedi, o onu söyledi”
hakim izah etmeð uçu durumu
yani “-oðlum yanýyon” dedigcene
“valla-billa do(ð)ru söyleyon hakim bey
ettiðim yemini unutmadým deye
inatlaþýrýmýþ
hakim “-oðlum yanýyon” deyinþe
içinden “-eyvah boku yedik” deye geçiririmiþ

bakmýþ dikguyrukluðun alemi yok,
izbar etmekden vazgeþmiþ,
gopçalarý salývýmýþ

“-hakim bey bana acýmazsanýz
çoluk-çocu(ðu)ma ac(ýy)ýn
ben kendime deðil çoluk-çocu(ðu)ma yanarýn
anam avradým ossun,
benim bu hadisede zerre ðadar m(en)afatým,
en ufak bi güna(hý)m yok
ben yalançý sahýt de(ði)lin”
deye yemin billah ederimiþ, faldýrdarýmýþ

bunun gorku bokuna hayýflandýðýný anlamýþ
hakimi bi gülmeð almýþ
bakmýþlar hakimin gülmekden gözleri yaþarmýþ
kimezi bilelek, kimezi bilmeden
herkeþ makaralarý salývýmýþ
halbuyku Hacelinin ceket essahdan yanmýþ.

me(ð)ere , cýðaranýn ataþlý yaný atça(ðý) yerde
yanýlýb da cebine ðatmamýþ mý
kendi farkýnda deði tabi,
nassý olsa cýðarasý sönük
içeriyi bi koku sarmýþ göynük-göynük
cebinden lapýr tumaný ðibi direklenmiþ
ortalýkda bi gonursu bi koku peydah olmuþ

belki de “-biri içerde cýðara içiyo”
sanmýþdýr zaðar kimbili
Allahýn garibi
ha! n’olacak
iþ de o daa.. deðirmenciliðinen geldi
geþdi,
getdi..
vardý











DÝPNOT

gayfe / kahve
çelme: çalýnýn dal veya gövdesinden tahra ile çelinerek (yelenerek)çýkarýlan nispeten daha ince dal odun
çelmece
silme: aðzýna kadar dolu
sünnetlemek : bir yemek kabýný silerek, sýyýrarak yemek artýðý býrakmayacak þekilde yiyerek demizlemek
bazýlarýna göre "Kel Arif’dir”
verese/veresiye: kredili, sonra ödenmek üzere
salgý: birisi tarafýndan diðerlerini ödemesi için belirlenen tutar, fona katký
müsamaha: görmezden gelme, anlayýþ gösterme, hoþgörü, tolerans, izin
kaçak tütün
mutu / muti / mut : düþkün, itaatkar, emir bekler
otlanmak : beleþe konmak,
takým: aðýzlýk
men : yasaklama
men behri . yasaklandýðý zamanlar
tembih: uyarma, hatýrlatma, ikaz
tembeyh / tembih : öðüt, uyarý, ikaz
mesela,
somurmak / sömürmek, nefesle içe çekmek
dik kuyrukluk : iþnatçýlýk
gopçalarý salmak: sergilemeye çalýþtýðý durumdan vaz geçmek, korkudan yelkenleri indirmek,
gopça: düðme
faldýrdamak / feldirdemek : korkudan eli ayaðý karýþmak, söyledikleri tutarsýzlaþmak, faldýr faldýr titremek,
Meere/ meðere/ meðerse/ meðersem/meerem : meðer, meðerse, gerçekte, aslýnda, halbuli
gonursu : yanýk bez kokusu
sanýrým, bence, zannýmca




Fotoðraf

Aþkar Yörüklerinden
ALICA’nýn oðullarý
Deveci, Týrkýrdak, Kucur ve Mustafa Askerde kalmýþ)
Sosyal Medyada Paylaşın:



(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.