Çocukluðumda o emektar Kara sabanlar nakýþ gibi çiziyordu topraða Üstünde sis kaplayan Gri bir tencere gibiydi gökyüzü
Ýncir bahçerinde aðaçlarda asmalarda Bitmiþ bir zamandý hasatý çoktan Üzümler kurutulmuþtu incirlerde Çoktan küplere girmiþti kýþ yiyecekleri Fersiz bir Aralýk gününde soluk bir gökyüzü aðýrlýyordu günü
Salkým söðütler sararmýþ yapraklarýyla Derenin içinde eþlik ediyorlardý akan suya
Yüzü uzun kemikli saðlam gözleri Saydam bir su gibiydi Meydan okuyordu yüzüne vuran soðuk bir rüzgara Kadýn bahçeyi dolaþýyordu bir baþtan bir baþa günübirlik Gündelik bahçývan giysileriyle Vücudu yaþlý bir kadýndan farksýz deðildi