dað baþýnda bir nine
saðdýðý sütü süzüyor
tülbentinden tenceresine
balkonda oturan adam
gözlerini süzüyor bir kuþun
apansýz gelip konan, penceresine
duvarda kablolar, içinde ak(l)ým
üstünde asýlý bir tablo var
asma ve üzüm, üç salkým
kýzýla dönmüþ bir yaprak
lâl rengi þarap gibi süzülüyor
þimdi sakin, yapayalnýz
uzanýrken yataðýmda ben
kaynýyor cadý kazaný dünya;
mavilerde savrulan
bulutlar duman duman süzülüyor
akýyor firuze bir nehir
bir yaný þehir, bir yaný zehir
deryaya sular yýlan gibi süzülüyor
düþten düþeyim
kulaðýmda türlü sesler
tayfunlar içinde bir ’ben’ süzülüyor
deðirmene düþen tane
ezilip un oluyor
kepeði eleðinden süzülüyor
giderek azalýyor içimdeki acý
bugün bütün kuþlar sürekli ötüþen
sanki saðlýðýma duacý
birden bir uçurtma havalanýyor
sevincim, mutluluðum zülüflerinde
kýrlangýç gibi gökyüzünde süzülüyor
sessiz düþler içindeyim
huzur veren bir rüyâ sanki
öyle derin dalmýþým
uyanasým yok gibi
sevgiyle okþuyor yüzümü bir el
açýnca gözlerimi diyor ki
’uyan artýk, haydi kendine gel!’
çok mu bekledim bu aný
kim bu iyilik meleði
acýlar içinden çekip alan caný?!
arýnarak geçiyorum zaman imbiðinden
her þey süzülecek
zaman içinde kendiliðinden
Þaban AKTAÞ
29.04.2015