seyahat

eski bir þairin baþarýsýz olduðu dönemler gibi
yazmak istiyorum
eskilerden taaaa eskilerden
esen bir rüzgarýn
alnýmdaki serinliði
okþar, okþar, okþar yanaklarýmý

yine bir bahar daha geldi iþte
þimdi gelincikler açýyor olmalý bir yerlerde
bu bahar bensiz geçen ilk bahar
ömrümün kalaný ise son bir bahardýr
sanki

evde bir limon aðacý
çiçek açmýþ
kokusunu alamasamda
bahar konmuþ saçýmýn kenarýna
eeee, elinde ne varsa onunla idare etmeyi bileceksin
deðil mi yani!

kendimi yine dinlemeye baþladým
bozkýrlar, baharlar, ormanlar
daðlar, sisler
sefere çýkan yýpranmýþ bir gemi gibi
kaptaný bu seferde olmayan
öyle baþýboþ
sürüklenir sallanýr kucaðýnda dalgalar

okyanus maviliði
koyu ve kasvetli bir günde
lacivert bir fýrtýnanýn kokusu.
ne korkusu! ne korkusu!
coþkusudur içime doðan
ufukta boranlar
ucunda boðulmak varmýþ
görelim bakalým

kalemimin götürdüðü yerlere gidiyoruz.
sýrada buzul ülkesi var
orada kalbi taþtan kiþiler yaþarmýþ
soðuðun iþlediði yüreklerde
herkes kendi iþinin peþinde koþarmýþ

yani düþünüyorumda ne kadar güzel
kimsenin umurunda olmamak
buzul ülkesinde minik bir prens
kendi baþýna yol alýr
onuru cebinde

acýmanýn olmadýðý bir ülke hayal ediyorum
kaybolduðunda alarma geçilmeyen
soðuðun kucaðýnda uykuya dalar gibi
serin bir ölüm
o eski þefkatler çöllerde kaldý

susuyor susuyor susuyor
ufukta bir serap görüyor
dili damaðý kurumuþ
cildi buruþmuþ
uykuya hasretsin
tek istediðin uyumak artýk
kanatlarýyla alýp seni götürecek
ve belki de o minik prensle buluþacaksýn.

14.03.2015
Sosyal Medyada Paylaşın: