rüyanýn saçlarý dalgalý
örtüyor gecenin korkularýný
tanrýnýn sesi ay’ýn gözlerinde
ýþýðýn dokunuþu büyülü
uyuyor âlemi bütün
aðaçlar bir ormanýn gölgesi
ve efendisi gölgeler insanlýðýn
sürünen bir yamaçtan geçiyor adýmlar
altý uçurum, altý felaket, altý belâ
labirentler dolusu laf
sözlerin dalgalandýðý,bedenlerin çarpýþtýðý
ah! yamuk yumuk meydan savaþlarý
maskeli maskesiz ya da çið yüzler
sýkça hararet basan masum yürekler
ekmek yolunda ölen çocuklar
hafýzasý zayýf balýklar
düþ tarlasýndan size kaplumbaðalar getirdim
topunuz birden tutunun týrnaklarýndan diye
olmadý –“su testisi dolmadý”
yine hilebâz hilecilerin sofrasýnda makarna salatasý
iþ aþ’tan önemli, bunu kim söylemiþti
ne önemi var, kitapsýz köyün kavalcýlarý dinlemezler nasýlsa
aç aðýzlarýn yeme alýþkanlýðýný vazgeçiremeyen bulutlarsa keder yüklü
yaðmurun kuþ olup dökülesi var kül zindanlarýna
ah! benim caným -özgecaným-
zeynep’lerim fatma’larým nurten’lerim
iktidarsýz, iktidarlarýn zamansýz çölleþen çiçekleri
daðlarýn yýkýlýp eðilesi var önünüzde
yýldýzlarýn toz olup savrulasý…
karanlýk karanlýðý beslemeseydi ne güzel olurdu
olurdu da karanlýktan çýkasý yok
gözleri býçaklanmýþ
ruhsuz onursuz
bedenlerin
rüyanýn saçlarý dalgalý
örtüyor gecenin korkularýný
tanrýnýn sesi ay’ýn gözlerinde
ýþýðýn dokunuþu büyülü
rüzgârý
içime çekip ok gibi fýrlayýp
yay gibi gerilesim var
duyduðum sesler yarasa çýðlýðý
dehlizlerden dehlizlere
-ruhum-
yine
gördüðüm ilk ýþýk huzmesinde can çekiþtiriyor
ah! ölü yýldýzlar sapaðý…