HOZE…
Ben bir duvarcý çýraðýyým, hangi vakit düþse kireçler ben biraz daha terlerim akþam vakti kururken dudaklarým, az ýslatýrým hep dudaðýmý kana bulayan þarkýlarý….
Ýçimden geçen nehirler
Kývrým kývrým sokaklarým
Geceler ve kaldýrýmlarým
Ah sokak þarkýcýlarým…
Her keman sesi yaralý
Ýleride simitçi tezgahlarý
Güvercin besleyen bu dostlarým
“Tek zeytinliktir öpüþmek” diyor
Hayat akýyor solgun yollarda…
Biri gelip saatimi soruyor
Ben en kavgalýyken akreple
Çeyrek geçe bir zaman çýkýyor istemsiz sesimden
Oysa vakit hep ayný…
Saat on birde biter otobüsler –An kara da-
Týpký akþam okunduðunda zulasýna saklanan kuþlar gibi
Ben bu yüzden az severim çýnar altýnda beklemeyi
Saçýmda talih kuþu artýklarý…
Kuyruðu uzun bir uçurtmanýn en ortasý
Kalabalýk bir koridordayým bu son biletim
Yollarda yolcular
Ve saymýyorum camlarý yastýk eylemiþlerin uyanýp uyanýp dalmalarýný…
Oysa bir mavi alýp kendime
Ýki okyanus yüzmek isterdim
Ya da yapabilsem bir þiir yazmak ne güzel olurdu
Günü geçmiþ balýkçýnýn gözleri olmasaydý…
Her þeyi alýp götürmek aðýrdýr kolay gibi görünse de bir akþam tüm yalnýzlýða yürüyenlerle bir otobüste bulunmak…
Oysa iki kadeh tek þarap
Ne güzel olurdu
Karasal bir iklimimin Þubat ortasýnda
En azýndan sabah serçeler üþümezdi
Ben hatýrlamazdým deniz kenarý düþlerimi
Giderken þu kýsa yolculuðumda…
Uçunda kitaplar
Raflarda deprem
Yakýlan soba tütsün
Ben yanayým
Dilek tutsun baktýðýmýz her yýldýz mesala…
“Hoze bir klinikte sessizce beni beklemekte. Ona duygu sömürüsü yapmadan iki müzeyyen Senar dan plak götüreceðim. Kýrýþýk toprak sevinecek ama bana sana bugün gelmeyeceðim içimde ezgilerin solgun fýrtýnasý var anla beni de….