yontucunun kadehinde ambrossia, dibe çökmüþ zaman
günün geçmez akçesi bakýr, bronz üstünde patina
antik kentlerin yýkýntýsý içimde
esrik bir ruh, bir hayâlet, bir rüzgâr gibiyim
devrilmiþ mermer, granit sütunlar arasýnda Atina
kim bilir kaçýncý deri deðiþimi tenimdeki yýlanýn
kaçýncý düþüþüm cemre gibi havadan suya
sudan topraða, esiþim tozlanýp çiçeklenen yapraða
görünmez bir el restore ediyor çaðlarý
kýþ uykusundan kalkýyorum bir Helen yontusuyla ayaða
canlanýyor bedenimde tarih; dor, iyon, korint kompozit
mermer sütunlarda sarmal, alýnlýklarda friz
asma ve kenger yapraklarýyla bezenmiþ
rölyefler arasýnda düþ, yüreðimde niþ tenin
tanrýçasýsýn yepyeni aþkýn ve güzelliðin; ’Gülafrodit’
nasýl dizilirse bir çocuðun diþleri, süslenirse uykusunda düþleri
nasýl patlar daðlarda gözlenirse sular, sen de iþte öylesin
bahar dalýnda sürgün, yaz ayýnda meyvesin, Aðustos’ta beyaz incir
gölgesinde pranga, kollarýn boynuma zincir, dalýnda -Yasak Elma-
ilâh yüreðim aþkýn elinde parya, heyhat, ne verdiyse alýr bir bir
Pan’ýn flütünde, Apollon’un lirinde, baðlamamýn telindesin
çýnlýyor dilinden düþen her sözcük, yankýlanýyor hüzün
Bülbül Daðý eteðinde Artemis’ten Meryem’e kutsal bakiresin
antik Efes, Afrodisyas kadar zengin, içinde altýn gümüþ zümrüt
canlý bir þaheser, ince bir gönül iþçiliði, sancýsý aðýr tatlý güzel yüzün
delgeç burgu keski kalem; acýyla simyacýnýn elinde
hava toprak su ve ateþ; güneþin tekerinde, güneyinde Anadolu’nun
Akdeniz’in köpüklü turkuvaz sularýnda doðdun, bir istiridyenin içinde
Styks ýrmaðýnda ölümsüzlükle kutsadým seni; gözlerin ölgün
topuklarýn Afrodit’ten dolgun; eridi mermer, içtim suyunu yudum yudum
yön verdin güneþe, zamaný aþka boðdun, sökmez nifak, Ares çaresiz
gitseydiniz bir kaç güzel Ýda Daðý’nda Çoban Paris’e
ben olurdum rehberin,’Altýn Elma’yý sana verirdi bu kez
aðlarken Isparta’lý Helena, bir dolu mendil Goldenstar elma ona
sana geceyle gündüzün sýnýrlarýnda, bahçelerini sunardým Hesperid’lerin
camdan bakan ne görür, gökyüzü, gözakýnda damar damar mermerimsi
ardýnda güneþ saklý bulut, kayýp yýldýzlar, bir dilim ay
peynir tekeri deðil, takla atýp yan yatýp süzülen beyaz güvercin
gündüz günebakan, gece ayçiçeði, kuþ üzümü gözlerin; gönül çerezi
kabaran göðsümde bir parça sevinç, çaðrýsýz konuk canevimde tünemiþ
kuþ uçumu, düþ göçümü uzak kentleri geziyoruz seninle, alaca akþam
rýhtýmýndayýz Mavi Göl’ün, beyaz zarif bir kuþ gibi taþtan taþa sekiyorsun
lotus çiçekleri açýyor yüzün suda, yakamozlanýp gece yarýsý sevdayla
karþýma alýyorum seni; çýð düþüren gözlerin, kar topundan ’Dolunay’
esiyor meltemin, yalanýyor kumsal, gizleniyor izlerin kýyýlarda usulca
deðil mi geldin, ayaðýn deðdi buralara, eðildin suya hayran, o da hayrandý
kuðu olaydýn içine dalýp, renkten renge girer her an Eðirdir - Hoyranlý
hüznün en güzel yelpazesini dokur atlasýnda güneþ, serer suya ibriþim
neler anlatýr bilsen kýyýda rüzgâr, batan güne nispet salkýmsöðüt gelincik
köpüren bulutlarda evrilir zaman, eðilir daðlarýna, eðrilir sicim sicim
çifte düðümlenir hüzün, gamzelenir tomurcuk gül nektarlanýr dilin, esin perim
’Öyleyim!’ derdin, halýcý bir kýz gibi gülümseyip; sevgiyle dokunur, ürperirdim
gökte arar, yerde bulurdum seni, bakýp el sürmediðim; büyüyen yalnýz evren deðil
içimde sevgin, özlem sardý benliðime, gerdanýnda ay yumaðýyla, kendinden iri
güneþe dönen yüreðim, kozasýný ýþýkla ören yaþlý bir ateþ böceði þimdi
aþka gönenç duygularýmýn artýyor madalyasý gündelik; altýn, gümüþ, inci
talihimin tarihinde en büyük hazine dairesi, en parlak yaþama sevinci
ylýdýz yýldýz gözbebeklerin, bekliyorum hilâlinde ay’la Venüs’ün geçiþini
batýrýyor pergelini güneþ, göðsümde bir gül dikeni, seni çiziyor
sonsuz boþluðunda evrenin, kan gölünde güllerim, eksenimdesin sürekli
en küçük hatayý baðýþlayamam senin için, yanlýþý affedemem
kýrarým ellerimi, keserim dilimi, daðlarým gönlümü nedensiz
kusursuz olmalý yontusu düþlerimin, her boyutta görebilmeliyim seni
aynasý çýkmalý kâðýda yüzünün, sýrrýný ben çözmeliyim -Ay Güzeli- gövdesiz
düþ hýzýyla uçan kelebek; nereye baksam mâsum yüzlü bebek, hep gözdesin
demelisin ki; benliðim yok ortada, tinim eksik, kollarým noksan
bir ýrmaksýn -Sevda Seli- söyle baþka ne yapabilirim, sen yanýmda yoksan
bir yontusun kollarý kesik; sorma beni, týkandý beynim, kireçlendim
baþým aðrýdan çatladý çatlayacak, ’Düþünen Adam’ý düþün, bir farkla
elleri yüzüne kapanmýþ, parmak uçlarý gözkapaklarýnda; bak
seslendi yontucu;-Kýrk dereden kýrk çakýl topla, aç göðe ellerini, sonra
yere býrak, dokunduðun aþk olsun!- dedi ve þimþek çaktý apansýz; son takla
ateþle süzülüyor Bulut Güvercin, dallanýp budaklanarak, dön artýk
tüm bereketiyle avuçlarýmda gökyüzü, saðanak, bir amansýz hýçkýrýk
neþeyi, sevinci ilkyazlara sakla, tek seni düþünüyorum yaðýyorsun ýlýk ýlýk
ne sönmedik kireç kaldý ne ’Düþünen Adam’, yontucu da görünmüyor ortalýkta
suyla söner ateþle yanan, su gerçekse aþk yalan, ilk uçuþ, ilk düþüþ nerede ne zaman
bilinmez, yenik düþer aþka ozan, aþk kendini (y)aratma savaþý, düþerse topraða
tohumdur kazanan, aksi halde sudur serapta kaybolan
Günle açtý, güvercinle kapattý ozan yüreðinin penceresini
bakalým yarýnki uçuþu nereye,
elden ele, dilden dile Bir Midas Söylencesi
günün ilk ýþýklarýyla, göðsündeki pencereye...
Þaban AKTAÞ
12.12.2003-09.02.2004
GÜZEL ATLAR ÜLKESÝ (KAPADOKYA)