“ey bu dünyadan çarpýþmadan çekilenler
alýklar dalkavuklar alçaklar
kendinizi nasýl bilirsiniz
toprak kusacak sizi bir gün göreceksiniz” - Ahmet Erhan
...
dillerinde paþanýn abdest suyu
kasým kasým kasýlarak
çöreklendiler topraðýmýza
kusa kusa bitiremedikleri tek þey,
vicdansýzlýk!
paraya endekslenmiþ
din ve ahlak dersinden
bir de sosladýklarý vatan teranesinden
demagojik nutuk/lar kazýdýlar yazgýmýza
en çok da çocuklarýn nefesi kesildi
puþtluk karargahýnda
baþta bahar olmak üzere
yoklamaya çektiler mevsimleri
ve kalleþliðin ismini bahara eþitlediler
artýk mazgallara sýðmýyordu
ne mezopotamya ne anadolu..
günlerden bir gün zýpladý çýyan;
-“bundan böyle her þey ulemaya sorulacak!”
peþisýra geveleyen müritleri;
-"padiþahým çok yaþaaa"
nam_ý diðer mirasyediler,
ellerini ovuþturmakla meþgulken
çýyanýn kurtlarla dansýna imrendiler
uzayýp giden belaltý vaazlarýyla
aðaçlarý kökünden söktüler
ucuz kokularla yaðmaladýklarý kentler
pahalý korkularýn idamesinde
giderek ve eksilerek
kýsaldý, küçüldü, kimsesizleþti
ta ki
evladýnýn kemiklerini bekleyen
her cumartesi, kendi külünden doðana dek..!