...
bir piyanonun sesi babamý getirebilir bana
çal Evgeny
birazdan kuþ sürüsü havalanýr
-yaðmur çekiyor yüzüm-
zil çalacak az sonra biliyorum
hiç tanýmadýðým bir adam
koltuða býrakacak mor þemsiye ve eldivenlerimi
ýslak caddelere aþ/eriyor kirpiklerim
beni en iyi onlar anlýyor -su birikintileri-
baba bana biraz cennetten çiçek toplasana
ve biraz melek tüyü
okþayýp gözümün retinalarýný
vazolar dolusu aðlamalýyým
çok mu içten gülmüþtüm çocukluk ve gençlik resimlerimde
alacaðýný zalimce, ustaca silip yüzümden
payidar bir hüzün býraktý zaman
ne güldüysem sonradan hepsi sahte ve yalan
hala uslanmadým
usanmadým da bu çocuk hallerimden
dün doktoruma yine sordum " eee ne zaman gideceðim babamýn yanýna"
yine ayný yanýt
-tövbe estafirullah deli!
ondan da kestim ümidimi..
bir rüyanýn davetlisiyiz seninle
saatimi kurdum yastýðýn en ýslak köþesine
gözlüðün ve gazeteler
þekersiz kahve -ince belli çay bardaðýnda-
her þey sevdiðin gibi
saçlarýmý sarýya boyattým, uzattým dirseklerine kadar
nasýl da muhtaçlar ellerine -çok zavallýlar-
baba
o rüyanýn kapýsýnda çocukluðum
üþümüþ kedi
evsiz kaplumbaða
ayaklarý kelepçeli kuþ
beni ceketinin altýna sakla
hiç konuþmam
acýkmam
-ama ölmem de bir daha-
cennetteki çocuklara da masallar anlatýyor musun
kekik kokulu, sim tozlu, þekerden kelimelerle
hani bana dünyada yaþattýðýn gibi
ilaç kumbarasý oluyor küçük kýzlar babasýz büyüdükçe
ve hala çok kýskanýyorum baba
-mezarlýk bekçilerini-
soulmate