’Sýrtýmda taþýrken yetimliðimin tabutunu
Bir kere daha hüküm giydim ölümden
Gücüm yok öksüzlüðümün aðýrlýðýna
Þimdi...
Þimdi benim için yaþamalýsýn anne!’
Kaç sene oldu ceylan gözlerimde
Umuttan umuda sektiðim
Sýrf gönlümün gamzesinde gülücükler yeþersin
Yeþersin ki
Seni de yaþatsýn diye!
Yüreðim dilim dilimdi aklým deðil
Ama...
O da taþýmaz oldu artýk cinnet deresinde
Milim milim yunulan bedenimi...
Ayaklarým yanýltmaz derdim beni
Geçenlerde hiç bilmediðim kayýp kente
Ve orda yatan çok tanýdýk nur yüzlü hastaya götürene dek.
Baba evinde karþýlamasýný beklerken
Ýlaç kokularýnýn simsiyah rengiyle karþýladý yüzünde binbir gülücükle
Dokuz ay karnýnda
Bir ömür kalbinde taþýyan vefakâr ’o güzel kadýn’...
Soðukkanlý olup aðlamamam gerekiyordu
Hâlbuki!
Kaç gece boyu çalýþmýþtým ’evlat dersime’
Yutkundum...
Bölük bölük sarý yaðmurlar kanattý damarlarýmýn kýzýlýný.
Beynimde cam kýrýðý saðýr fýrtýnalar,
Aðzýmda en afilli saralý yalanlar
Ahhh…
Çaresizliðimin çilekeþ damlalarý
Düþmeyin!
Düþmeyin ki maskem sayýlý saatlerde yenilmesin imtihanýna...
Mavi leðende yýkayýp
Kemik tarakla taradýðýn mahzun saçýmdan
Bir kez daha öp...Öp anne…
Yoksa!
Yüreðimin aklarý alev alev düþecek her bir teline
Ve ben öleceðim senden önce yeniden
Ama sen...
Sakýn...
Sakýn bilme öleceðini!
Nagihan ERGÜL
ikibinondört/ Eylül
(amansýz hastalýða yakalanan anneme
dizlerinin dibindeyken yazdýðým þiirim)
Þiirime nefesini üfleyen sevgili Yasemin Turan Demir’e(Yaðmur Zamaný)
en kalbi teþekkürlerimle...