bir hayal penceresinden akýp gidiyordu zaman
ve seyrine daldýðýn herþeyi eskitiyordu
birer birer
sevdiklerin geliyordu
sonra geçiyordu onlar da
birþeylerden geçer gibi zamanda
gülümsüyorlardý ellerinde tutamadýklarýn
sen de gülümsüyordun
anýlar dý onlar
ve sen anlýyordun
hayaldi hepsi
onlar da geçip gidiyordu
kendinden ve senden
olan her ne varsa bitiyordu
çoðu zaman haberin yoktu zaten
olandan bitenden
gri bir sis perdesi çekmiþti zaman
saklýyordu onlarý gözlerinden
çýkmalýydý oysa o hayal penceresinden
kaderini yazmalýydý kendi elleriyle
avuçlarýna alýp koklamalýydý
kuruyan topraklarýný ömrünün
sýrýlsýklam ýslanmalýydý düþkünlerle
birlikte düþerken kaldýrýmlara
þehrin yaðmurlarýnda
zamanlý zamansýz demeden hem de
birlikte akmalýydý bir ýrmak gibi
acý ve göz yaþlarýnýn içinde
nice güzel renklerin solduðu
nice yüreðin duvarýna
çizebilseydi desen desen sevgiyi
gökkuþaðýnýn tüm renkleriyle
tutup kaldýrabilseydi ellerinden
kahpe feleðin düþürdüklerinden birini
aç bir kedinin gözleriyle bakabilseydi bir lokma ekmeðe
yavrusu hasta bir annenin yüreðiyle aðlayabilseydi
bir onkoloji servisinin kapý önünde uykusuz ve yorgun
ayýrýmsýzca sevebilseydi insaný
yalnýzca insan olduðu için
bir merhaba diyebilseydi keþke
hiç bir neden yokken
kaldýrýmda uzanmýþ yaþlý ve çirkin bir köpeðe
ya da penceresine konan serçeye
ve öpebilseydi kendini
en düþkün gününde
yüreðinden hem de
zamana yenik düþmezdi insan o zaman
oyuncusu olurdu
bu adaletsiz senaryonun
figüraný olmazdý kadersiz kaybediþlerin
tüm dünyanýn ve sevdiklerinin
öylesine çekip gidiþlerine
o zaman kimbilir
dur diyebilirdi belki de
ya da vefayla yürürdü onlarla birlikte
vefasýz zamanlarýn götürdüðü yere ...