kemikleri kýrýlmýþ bir iskemlenin en sað köþesinde bir akþamýn arifesinde
öylece yalýnayak bir kýz çocuðu korkunun býraktýðý o çillenmeler entarisinde çýra kokusu biraz odada köksüz dal gibi tiril tiril heyecan göðsünün orta yerinde tesiri baygýn bakan bir çift renkli göz usulca kýrýlmaya çalýþan iki ürkek bilek
attý kendini bir anda sokaðýn karanlýk koynuna karýn tokluðuna içine çeke çeke o mahþeriyi
gecenin marpucunda aydan daha çýplak ýslýk sesleri biraz ötedeki mezarlýktan düþük yapýlmýþ bebek gibi aðýr saðýr bir uðultu karþý mahallenin baþýboþ köpeklerinden kuru kafalardan utanan mezar taþlarý dumanýndan kaçan izmarit gibi saldý eteklerini sokaða
ziyan olmuþ sokak lambalarýnda ýþýk kendinden bezmiþ kýz durgun ölü balýk gibi annesinin iki belik örgülü bitli saçlarý aklýnda avuçlarý yapýþ yapýþ pamuk þekeri Allah’ý hatýrlatan o kutsal ürpertimsi tat dilinde
dudaklarýnda bir iki ay kýrýntýsý geceden kalma sýzmýþ uykusu kolunun altýnda yalpalamýþ rüyalarýnýn zebanisi
ürkek masadaki mumlardan zihninin arka yerlerinde bir yerde saç örüklerinin içinde oynaþan zaman yelkovan akrebin tam da boðazýnda o an
kendini yenemeyen ateþimsi bir ürkeklik kýz çocuðu yorgun sýrça kemiklerinden sýzýyor uykunun aðrýsý
sonra epileptik bir nöbet ufalýyor kýzýn minnacýk avuçlarýný akrebe ve yelkovana inat göðsünün orta yeri öyle de müsait sabaha