Ki neden sonra,
Tekleyen makine tiktaklarýnda
Ýsyanýn aykýrý sesini duydu;
Hep cismine yontan keskin diliyle
Adýndan kötümser heykeller oydu,
Ýzm’inin izleði kan sunaðýna
Ýnkâr baðýmlýsý nefsini koydu;
Parasýz, devletsiz düzen uðruna
Beynine direnen ruhunu soydu...
Ki neden sonra,
Saçlarýnda defne dalý halkasý,
Algýn gözlerinde kin balkýmasý,
Bir barýþ ilahý görüntüsünde
Çok tanrýlý pagan efsanelerle
Görgümüzü yozlaþtýrmak istedi
Ve þom kadehlerden sitem votkasý
Ýçerken meze koz ilhamý yedi;
Aksakal demine damladý nice,
Öz, göz, söz üstüne hançer biledi;
Esridi vicdaný bölündü hece,
Düþman dileklerle dost gönülledi…
Ki neden sonra,
Aklýndan uzakta bir inzivaya
Çekildi kendiyle barýþmak için;
Tezlerine delil, zoraki yorum,
Derviþ düþlerine karýþmak için,
Postniþin merama baðdaþ kurarak
Dürbünün tersinden maziye baktý;
Ýnsanlýk adýna çaðýna raðmen,
Çakmak taþlarýna kelam sararak
Melez sevdâlardan bir ateþ yaktý,
Yalazlardan yudumladý þeytanýn
Baþtan çýkarýcý kor duygusunu;
Orada geçirdi kýþ uykusunu...
Ki neden sonra,
Bir döndü pir döndü satkýnlýðýna,
Genetik alasý dýþýna vurdu;
Ebedi saydýðý ahraz maddenin
Mantýðýný firar zevkine kurdu,
Þirazeden çýkan ar damarý da
Emel perdesinde çýldýrýyordu;
O hala inatla tüm çevresine,
Toprakta nilüfer yetiþtirmenin
Erdemine dair ders veriyordu;
Bu nevi’den uðraþlarla aklýnca,
Zeytin dallarýndan daraðacýna
Pankart asmak için tel geriyordu
Ve de naslarýna sivilce serpen
Muhalif aksanlý yandaþlarýna,
Belagat diþini gösteriyordu…
Ki neden sonra,
Selinin milinde aksi duruldu:
Diyalektik gölge, zýtlarý menfi;
Algýladýðý þey ben aynasýnda
Nemrut’un yaþayan bir mukallidi
Ve onca þekilden seçebildiði,
Romalar yanarken gülen, baðýran
Neron’un uslanmaz çýlgýn, ifriti !..?
Bir çocuk büyürken bu fotoðrafta
Erdi kemaline þalak nefreti,
Hikmetten arýnmýþ metaforlarda
Ölümden adalet uman þöhreti
Meyletti sonuçsuz üç intihara;
Ezberleyip körler hikâyesini,
Bakü telvesinden þov bulamacý
Fitne mayaladý Bahri Hazar’a;
Almatý, Aþkabat, Biþkek, Taþkent’te,
Gazel bakýþlarla isottan acý
Yüz bin yaprak döktü ceviz aðacý,
Türkçe sevdalýsý loþ sokaklara...
Ki neden sonra,
Ýðrendi aksinden, dili del’lendi;
Kadere kahrýný, yol kargýþýný
Gizleyen saralý son alkýþýný,
Asitan buðulu antik imbikte
Damýtmak istedi, kalbi göllendi;
Çakal sürüsüne avcý çýkardý,
Akbaba falýndan izleri sürdü,
Kurþun döktü ütopyanýn tasýna,
Ömür defterini yergiyle dürdü…
Ki, neden sonra,
Bir cam kavanozda kül kömür aþk’ýn
Termal sýtmasýyla baþlayan füzyon,
Yaþ kuru demeden kastý kavurdu;
Özgül intizarla titredi zaman,
Çaðrýþýmlar kahkahalar savurdu;
Biz hiç gülmedik,
Topal bir poyraz akrebin,
Akrep, yelkovanýn önünde durdu…