güzleri, pýrasa, palamut gömülürdü topraða yemek için çýkarýlýrdý kar yaðdýðýnda pýrasa ne acýdýr, ne de kokardý artýk! palamut; palamut ekmek arasýnda katýk
unutulmuþ, cücüklenmiþ , gömüde Kaþýkara’dan getirilen palamutlardan biri babam, Taþýnbaþýnda bir çalý dibini eþeledi süðmüþ palamudu özenle yerleþtirdi matarasýndaki suyu özenle paylaþtý kenarýný taþlarla çevrikledi
“-ey balamýd Hoca’nýn dedi-ðibi bundan keyri “tevekkel Teal-Allah” iþdee görüp göreceðin su bu” dedi Allaha haval(e) etti
caný kaçýk gece yaðmurlarýndan kaklýklarda birikmiþ, durulmuþ sudan küçücük avuçlarýmla, su taþýdým palamutcuða iþe yarama coþkusuyla
kuþlar gagasýndan düþürdü belki belki sürülerin geviþinden kaldý bir daðeriði o yakýnlar da dað eriði yoktu ki itinayla kökleyip arkadaþ ettim ikisini
çok geçmeden babam “-Ýbirem” deye ünledi seðirttim getdim “-bak! yeni yeni süðüyo daa alda ðet ora” diye dört yapraklý bi payam findesini gösterdi,
üþenmedi öðendirenin opsasýyla kökleyiverdi.. komþu, kardeþ aile oldular üçü, çalýnýn kuytusunda dedem çöðürle çonalamýþ-çotmuþ o çalý öbeðini bir daha ne o payamý gördüm, ne de dað eriðini
her yaz; kekik, süpürge toplamaya gittiðimizde, akþamlarý yolma tarlasýndan dönüþlerimizde boþaltýrdýk testimizdeki son suyu palamutun dibine gün geldi, bebekler uyudu, testiler hýfzedildi gölgesinde
biz salýncak kurmaya kýyamadýk dallarýna olurda ayrýlýverir gövdesinden en güzel dalý diye o bekçilik etti çobanlarýn azýk torbalarýna meyvasýný yemekte nasip olmadý hiç birimize
iþin aslý belki; o da hiç meyvasýný sunmadý Taþýnbaþýndaki taþlý tarlanýn, taþlý palamut aðacý ama; ondaki yaþama sevinci, o büyüme sevdasý taþýn kayanýn içinde, sanki bize armaðandý
eyneli çýkýnca, dönüp, oturur, ovayý seyrederdik her kez bilirdik palamutu.. çýkmadýk candan umut kesilmez.. “-her þeye raðmen yaþamak, çabalamak illa” diye ümitvar eder, bir ebeveyn gibi hayat dersi verircesine
palamut öylesine canlý, öylesine iþtahlý büyüdü eseldi , öylesine coþkun irekdi öylesine þevkli, süðgündü ki anam; “-çuvdu , azdý gudurdu bu, havanýn gatýna bu atýkdý ðetdi, içinden geldiðinden deðil de, iþte öylesine kimsenin gönlü olmayacaðýný bile bile bi-balta vurmalý - gövdesine” dedi,
ne salýncak kuruldu dallarýna ne el sürdük kozalaklý palamuduna ne gövdesine týmýlýyla harfler, kalpler kazýdýk, ne sevdiðimizin ismini ne de dallarýndan ayýrýp, taþýdýk öðün etdik tekelere, ne koç salýmýndan önce koçlara ne kurbanlýklara ne de topal keçiye
ama; ne zaman uzun yola, gurbete gitsem ne zaman þoseden geçsem sallanarak, adeta beni uðurlardý, köye dönen yolda beni ilk o palamut aðacý karþýlardý..
senli hülyalarý olanlar, sana emek verenler var, her þeye raðmen, büyümenden mutlananlar hayat her þeye raðmen yaþamaya deðer iste, çabala, savaþ, emek ver! “baþarabilirsin” seni bekleyenler var dercesine uðurlar-karþýlar palamut aðacý anlayabilene
yýllar sonra “-ölüm hak, mires helal” diye üleþdirmiþ Taþýnbaþýndaki taþlý tarlayý babam kardeþlerine palamutlu dönüm düþmüþ bir kütüðün sehmine
sanki baþka odun yokmuþ, sanki baþka iþi yokmuþ ilk fýrsatta kütük coþmuþ, hýnçla aðaç odun olmuþ sanki orda kimse yokmuþ, dememiþ ki kimse “-kesme!”
sakýn kesme yaþ aðaca balta vuran el unmaz kütükler var hiç birine kervan gelmez, kuþ konmaz ..... ..... .... sakýn kesme
DÝPNOTLAR
cücük: tohumdan çýkan ilk yaprakcýklar, çimlenme, süðme, filizlenme caný kaçýk: ýmýþýk, ýlýmaya yüz tutmuþ kaklýk: taþ oyuðundaki yaðmur sularý birikintisi seðirtmek / seðitmek / seyitmek : koþmak finde: fide, fidan, fidancýk, þaþýrtýlacak körpe sebze opsa: övendirenin ucunda, pulluðun çamurunu sýyýrmaya yarayan spatüle çonmak: birikmek, toplanmak, yýðýlmak, örelenmek, üþüþmek, çonalamak: bir þeyin etrafýný bir þeyler toplayarak saklamak, çotmak: etrafýný (etrafýndakileri kesip kýrarak) açmak eselmek: büyümek, geliþmek, serpilmek irekmek / irelmek: irileþmek, büyümek, bitmek süðgün: çok iþtahlý büyümüþ sürgün, þaha kalkmýþ taze dal, azgýn fidan, filiz, çuvmak / çývmak: azmak, geliþmek, serpilmek, gökyüzünü kaplamak, olaðandan fazla ve hýzlý geliþmek, sapmak, yaban gitmek, sýçramak azmak(bitki için): meyve yerine büyümeye devam etmek atýkmak: olaðandan daha erken ve cüsseli geliþmek gövdesine balta vurmak: azan aðacýn çiçeklenip, meyveye oturmasý için (heyvah der, ömrü boþa geçirmeyen, meyva-tohum-tohur vermeden ölmeyen deye) böyle bir adet varmýþ týmýlý: sapý kýrýlmýþ, sapsýz býçak, üleþmek: paylaþmak, üleþ: hisse, pay dölüm (dönüm): 40x60 adým 1500 m2 civarýnda tarla Sakýn Kesme: Mehmet Emin Yurdakul
RESÝM ÞÝÝRÝN KONUSU pALAMUT AÐACI
Hasan ÇELÝKLÝ’ye teþekkürler
Sosyal Medyada Paylaşın:
İbrahim Çelikli. Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.