herkes bilirdi, kimin nesinin kimde olduðunu küssük , balyoz, nacak, balta, kazma, burgu usta evlerinde olurdu
ayaðý kýrýlmýþsa bir keçinin, dedem iki tahtayla seyik düzerdi, içim sýzlardý dakkalarca zorla zapdederken keçiyi anlar;“-bu iþi yapmasý gerek birinin, deðilise hayvanca(ðý)z topal galý(r)” derdi.
birinin kolu-bacaðý incinse, ona gelirdi, zeytinyaðýyla ovar nedense, mehremet etmezdi. hem kendileri gelir yalvar yakar hem de “-len valla Ýrbem dede seninki de “gavýr ezziyeti” derlerdi iyi olunca da; bi tas yoðurt, veya mercimek ya da haþgaþ, olmadý fasille me(v)simine ðöre erik, armýt, gayse hediye getirirlerdi..
o zamanlarýn kýrýk-çýkýkçýlarýndan Hacosmanoðlu “-bre ðidi teze deri” Mullahasanlarýn Melit “soðan” Topal Ismayýl da “-ille sýcak aþ” derdi
Kursarýlý Hasan Hoca “-bal her derde deva” Ebeme göre ille dova “-iki elhem bi gülfalla” kimden ‘el aldý’ysa neden sonra Akaba “-hamilecisin anam müþdemi isderin haa”