zil “teneffüs süresi bitti” demekti geç kalan tokadý tekmeyi.. olmadý cepdeli yerdi.. terden ýslak saçlar, pembeleþmiþ yüzler derin derin alýnan nefesler..
oyuna, itiþip -kakýþmaya devam edenler sýnýfa doluþup, öðretmeni bekleyenler, itiþ-kakýþ, gavga-gürültü, vayvalak, curcuna, ve þahit olurduk, her teneffüste birilerinin birilerine özellikle zengin çocuklarýna sahip çýkmasýna..
beni hiç kollayan olmazdý kimsem, kale’m olmadý ne gam oyuna da almazlardý “o(ð)lum bi yanýna biþiy olcak” diye çýkan olduðunda ya da eþleþme yarým kaldýðýnda arada bir gönlümü alýrlardý gene de biri gelene gadak diye de uyarýrlardý.. “bekten ayrýlma”zdým, kale arkasýna, ya da dýþarý kaçan topa yollanýrdým, biri geldiðinde “yedek” ayrýlýrdým
ne kadar süreceði belirsiz teneffüs aralarýnda çalmadým hiç öðretmenden habersiz öðretmenler odasýnýn kapýsýnda öðretmenin gözlerinde gözlerim tamam “çal” desin, hani baþýyla ellerimde bir onaltýlýk paslý eski çivi, bir sapsýz zil ile beklerim.. bütün bakýþlar düþmanca olsa da o günkü konuyu iþlerim, kimse takmazdý öðretmen gayet memnun, gözlerim parlardý ama sanýrým kimse bir þey anlamazdý çok da umurumdaydý?
resim için Sn Aydýn Eyvaz’a teþekkürler
.
Sosyal Medyada Paylaşın:
İbrahim Çelikli. Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.