yedi tepe eðilir gün baþlar
susar sonra
yalnýzlýðýn uðultusu
dekoltemizde dünden arta kalan
deniz tortusu
yedi þövalye nefesi çerçeve
yedi yel deðirmenine
sýk sýk sallanýr nergis çiçeði evler
nefes nefese
bu þehirde
tulumba suyu çarpýlýr
yarý uykulu yüzlere
öyle yalap þap deðil
okkalý bir selam çakarýz
çaydanlýk üzerinde týslayan
porselen demliðe
taze çýtýr çýtýr
köþesi koparýlmýþ bir ekmeðin
buðusunda gizlidir bazen mutluluk
bazen especia’nýn iki iskemle arasý çizdiði sekizde
koko’nun kuyruðunda bazen de
mübarek pilsiz pervane
öyle tanýdýk pür neþe
deniz güneþi avutur koynunda
biz denizi
rüzgara allý güllü pazen elbise dikeriz
yaðmura keten bezi
dile gelir ahþap pencere
ayný anda göz kýrpar
karþý evden ikizi
hurdacý geçer týkarýz kulaklarýmýzý
her gün bu vakitte
ne bilsin elin adamý
eskiye neden raðbet ederiz
biz bu külüstür mahallede
nur yaðmaz üzerimize belki
ama nisan yaðar
topraðýmýz umut kokar
balkona eðilmiþ badem aðacý
çiçeðe durur böyle
her bahar
alýngandýr mevsim
of çekersin durulur
yorulur birden bire
durur durur da
gelir ansýzýn dalýna vurur
ve tanrý buyurur
sev der
özle
aðla
yoksa çiçeðin kurur
deniz alýr koynuna
güneþi nasýlsa avutur