Viyana'da Bir Gece
ki
bir gurbet kuþu
ýraðýnda ocaðýndan
ýraðýnda kokusundan
ýraðýnda memleketinin
ýraðýnda sevgiliden
kýþ kýyamet
kar toz talaz
ne para ne pul
kimin umurunda
müzik var müzik
þu koca dev camlarýn ardýnda
adý ne olsun
cinsi ne olsun
desem neye yarar
varsýn olsun be aylak adam
daðýttý ya içimdeki pusu
aralýðýndan sýzýp dalga dalga ýþýklarýn
dans ederek kar taneleriyle
nazlý nazlý
yorulmazmýþ bitmezmiþ çalýþmasý
müzik
hala evrenin en esaslý yolcusu
vitrin gibi seyirlik
ordasýnýz ve olanlar bir anlýk
þatafatlý yeri ortalarýnda Avrupa’nýn
göbeðinde bilmem kaç bin yýllýk
þu narin þehir Viyana’nýn
içeride insanlar
dýþarýda insanlar
karda ayak sesleri
ayaz kuru
ayaz cehennemi
aykýrý ritmime bir an
kayýyor dizeklerden
bozuyor bazý
karda ki ayak sesleri
susun diyorum
yürümeyin durun
muhteþem bir müzik
dalga dalga salýnýyor içeriden
yalýyor duvarlarý
binalarý
meydaný ve loþ sokaklarý
çalýyor
çeliyor
alýyor beni benden
kaçýyor durmuyor dokuyamýyorum belleðimde
siliniyor fasýlalarla müzik
arýzalanýyor dizekler
ayazýn ayýbý bu
burnumun direði sýzlýyor
kuru kar
bir durup bir yaðýyor
sýcak ülkenin insaný
yalpalýyor ýslak botlar
sarhoþluðunu anlatýyor insanlarýn
at kokularý yaygýn
baygýn hýrýltýlar
tarihi yaþýyor bu þehir besbelli
koþu sesleri faytonlarýn
onarmak istiyorum kafamda
þarkýlarý eklemek birbirine
Fransýz aksaný baskýn
çalgýlar
galiba bir Fransýz dörtlüsü
vokallerden fýrlýyor
ipekten kaygan bir ses
caz
gecenin sarhoþluðunu gönderiyor anýlara
loþ ýþýklar
hafiften
dýþarýda ben
iþçi filan da deðil
iþsizlerden bir insan
zarif bir anlatýmý da yok
niçin
neden
ki iliþmesin þiirime
anlatmasý zor kendini insanýn
güneþe karþý yapan cinsten
istenilmeyen
coþtu grup yeniden
hepten yalnýzým
kim anlar ki þu an beni
duygularým
dilim
nedenlerim
niyelerim
yýldýzlarýyla geceleyen sütlü koynunda
âlâlardan âlâ memleketimin
yedi yýl önceydi
yýl
bin dokuz yüz seksen
baþýboþlarda
ipsiz sapsýz gezen
þimdi
iþsiz bir öðretmen
Franziska seslendi arkalardan
ev arkadaþým
Alman
Viyana’dan
söylendi bir þeyler
anlamadým
hep nazikti hep narin
kývýrcýk
maviþ
tatlý mý tatlý bir kadýn
kanýma iþliyor bu müzik
yarýldý sanki büyük meydan
baþtan baþa bir ýþýk
bir karanlýk
dönemedim bir türlü
ayýramadým gözlerimi vitrinden
geriye attým bir elimi
ve
parmaklarýmla müziði anlattým
akýllý-deli bir insaným
açýldý bir ara büyük kapý kanatlarýndan
kaçak adamýn kaçak bakýþlarý
aradýlar gözlerim çalanlarý
emeðin hasý
has emekçileri dünyanýn
çalanlarý benden beni
o geceye ait dakikalýk yaþamýmý
imrendiklerimi
ustalarýný evrenin
mimarlarýný
dili yok
dini yok
rengi yok
sýnýfý yok emeðin
eðildim
göremedim
anlayýn artýk ruh halimi
nefesini hissettim arkamdan kadýnýn
kayýsýdan tütüne çalar kokusunda
“Frau Franziska”dedim
faytonlarý gösterdim
“eve bunlardan biriyle gidelim”
tuttu elimi
güldü kadýn
sarýþýn
mavili
kývýrcýk
tatlý mý tatlý Alman
lüksünü yaþamamak gerekti bu þehrin
öyle anlattý
yaþayamazdýk zati
þaha kalkmýþtý müzik
yaðýz bir at
yürüdük
aðýr aðýr ritmi bozarak
kaybettik bin dokuz yüz seksen yedinin þubat ortalarýný
tramvayýna doðru uzak bir semtin
yol alarak
kol kola
köþe baþýnda delikanlý
bodur
kýsacýktan bir can
elleri böðründe baðlý
mazgallarý donatmýþ Bektaþ
günlük bir gazete
bir iki renkli dergi
ben gibi
o da kaçak
hangi vakti gecenin
buzdan bir yer
gök buz yer buz
caným
gülüm
ne vardý
memleketten kaçacak
yanaþan biri
oradan
laflanan horozlanan
bize yabancý
sesi sivri zehir gibi
belli ki yüzünden
zehirden daha acý
gidince adamý
ilk lafým
“kardeþ merhaba”
“adýn ne senin”
köylüðünden Kýrþehir’in
iki çocuk
bir kadýn
ve bir ana
yakýn olmuþ bir yýla
satmýþ
takým taklavat tarlayý sabaný
lokmasýna ve aþýna muhtaç
boynu bükük
üstü baþý pulu parasý
kara yere girsin diyor
geziyor ev ev
gurbet evleri han
Bektaþ hancý
neden basit
neden besbelli
ar bokuna bu gününü yaþayan
daha da soðudu Viyana
Tuna donuk
göbeði yaþýyor þehrin
mazgallar sýcak
soluyor sanki
bir yerden nefes alýyor bu þehir
bu köþe onun bu akþam
bir yaným acýmaz dünya
müziðin sarhoþluðu diðer yaným
asýlý kaldý oralarda bir yerlerde kulaðým
gözüm Bektaþ’la görür dünyayý
midesi boþ gurulduyor Bektaþ’ýn
jambon
et ve sucuk
ekmek kokuyor yandaki biracý
kaçak iþçileri belediyenin
çoðu yabancý
ucuz
mevsimlik insanlar
kamyonlara yüklüyorlar
Türk’ü Yunan’ý Ýtalyan’ý
inceden çakýl
inceden kum
nara atýyor “punk”çu iki genç
biri çok haylaz
dimdik gözlerime bakýyor
sesleniyor Frau Franziska
bilmiyorum dilini
ama anlýyorum
gitmek gerektiðini
Bektaþ ve ben
ayrýlýyor garip yollar
hala meydanda aklým
Japon turistler
çatal býçak sesleri
masalar süt beyazdý
mum ýþýklarý titrek
sarýdan kýzýl
kuarteti cazýn
beþincisi de ne garip ki ben
ah
istanbul’da
Ýzmir’de
ya da herhangi bir yerinde olsaydým memleketimin
bir dost meclisinde
kursaydým ezgilerden bir köprü
ey insaným
yabancý deðiliz
anlardýk birbirimizi
hiç olmazsa düþünmezdik
ve
çözerdik kolayca dilimizi
sarýlýrdýk
anlardýk
severdik birbirimizi
Viyana/1987-Þubat
Sosyal Medyada Paylaşın:
mehmet necip özmen Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.