"Çatalca’da topal çoban"
toplar düþlerini yumak yumak,
çözer toplar, toplar çözer,
kirlenir düþleri yunak yunak...
ve hasreti birikir yýðýnak yýðýnak.
"Çatal yapýp çatal satar"
sevdayla çatallý yollarda,
bekler alnýnýn çatýndaki yazýyý,
ak olsun diye,
pak olsun diye.
çatal yapýp çatal satar çoban,
boðazýndan her lokma hak olsun diye...
dedikodusu yayýlýr köyde:
"Nesi için Çatalca’da topal çoban
Çatal yapýp çatal satar?"
aðzý olan konuþur,
kara çalýnýr ak alnýna çobanýn.
sinesini yakar, acýsýný çeker,
yalnýz olmanýn.
kara çalmalarýn ardý arkasý kesilmezken,
bir bilge ozan;
bildiðini söyler ak sakalýyla,
alýr kopuzu, baðlar kopmuþu...
yanýk türküsünü yankýlandýrýr düþlerde,
"Kârý için Çatalca’da
topal çoban çatal yapýp
çatal satar"
en sonunda Çatalca’da çoban,
çatalýný kýrar, çakýsýný vurur taþa,
yapar gönlünden çaldýðý ilhamla kavalýný,
düþer kalan son takatiyle gönül sürünün arkasýna.
ve bir daha bakmaz çatallý hayallerinin yasýna...