bir can taþýyordum, bir de beden
baþýmý yasTýða koysam,
taþýyordum;
kaoslar kopuyordu içimde
aþkýn gül halinden
öl, göl, çöl hali ne,
kül haline geçiyordum,
kusuyordum düþ/sel biçimde
tayfun, tsunami, deprem
intifasýydý yüreðimin...
olduðum yerde savruluþlar,
aþký özgür býrakýn
ister cehennem, ister cennet
isterse cinnete uçup gitsin
düþ kanatlý kuþlar...
teklik, heplik, hiçlik;
mutlak evrenin tüm hücrelerinden
tek tek
foton foton geçtik...
sana sýðýndým ey sevgili!
sendin beni var eden
sendin beni yâr eden
gülden kül, külden güle
sini sinem dar eden...
camýn bir içi, bir dýþý var
canýn bir içi, binbir türlü düþü var...
duydun mu ey sevgili
aþýðýn nelerden sözetti
a’dan z’ye bir aþk
alfa, beta,
o/mega ruhu insanýn
kaotik evrenden özetti;
sen ve ben; den den
yan yana iki virgül
belki de iki kiþi
biri ben, biri gül!
iþte gülün marifeti
aþk, en büyük kaostur;
dünyanýn en büyük doðal afeti...
aþk,
yeniden âþýk olmak sana,
gün gibi
güneþ gibi
her günü bir ayrý güzel
yeniden doðmak dünyana...
Þaban AKTAÞ
01.01.2014
Resim: Deniz Toraman’ýn seramik sergisinden.