rüzgarla savruluyor kar taneleri
ayaz tutmaz bir pencere
kýrýk camlar arasýndan içeri sýzan
umarsýz soðuðun ýslýðý
çýplak ayaklarýyla bir çocuk
yoksul bir kaderin
betona düþen ýslaklýðýnda
üþüyen ellerinden ayaklarýna
yüreðinden baþlayarak
bedenine vuran titreyiþleri
zamanýn hayata tik tak’larý hep ayný
kaderini yaþayan her çocuk kadar
çocuk o’ da
bildik bir yalnýzlýðýn
insanlýða uzaklýðýnca uzaklarýnda kalmýþ
çocuk düþlerinin düþtüðü yerde
renkleri solgun bir akþam üstü
ve bir oda
onun gözleri
yalnýzca ne çok üþüdüðünü anlatýr
gören gözleri görmezlere
ne çok unutulduðunu yaþamlarýn
ve hayatlarýn ne kadar ucuz olduðunu
bu rezidans kültüründe
unutulmuþ
yok sayýlmýþ
yaþamýn acýmasýz ellerine býrakýlmýþ bir kadýn
çocuðun dünyasýnda
tek varlýðý
onu bir an bile yalnýz býrakmayan
odanýn bir köþesinde eski bir sünger yatak
o da
ýslak beton zemin kadar ýslak
battaniyenin altýnda bir anne
bedeni buz gibi
nefesiyle ýsýtamaz ki yavrusunu
çoktan vermiþ son nefesini
çocuðun günlerdir aðlamaktan yorgun
lapa lapa yaðan karlara takýlmýþ gözleri
boþ bakýþlarý
titreyen bedeni
bir yaþamýn tam da orta yerinde
sahipsiz
sorgusuz sualsiz
düþen kan taneleri ...