derdiniz ne
kasým yüzlü serçeler
ser oldunuz sýr oldunuz
mahzun bakar demir yelekli pencereler
saçlarý kumrala yandý sabahlarýn
bir sýzý ki ufunetli, sardý huzur dallarýný
duvarlarda gümüþ taraklý atlar
keþke uçup gidebilseydi gölgeler
ferman buyurdu felek, doðarken öldüm
asma býyýðýndan hüzün, sardý dört yaný elem
keþke çýðlýðý keskin bir borazan olsaydý dil
daðlarý aþýp gidebilseydi söz
sýrlarý gizli aynalar
gözyaþýný kalp saklar
derdiniz ne
yazdan kalma hevesler
çocuksu hallerimi eleyip duvara astýlar
ömrün hangi kýyýsýnda yaþým
ben bilmezken nerden bilecek takvimler
zamanýn diþ gýcýrtýsýný körüklüyor insan
ne çilek gülüþlü kadýnlar, ne kaytan býyýklý delikanlýlar
kurtulamadý orman kaçkýný hayatýn dikenlerinden
kýrýk bir tebessüm
yaralý bir tomurcuk
öksüz bir aðaç…
yýðýlýr omuzlarýma el verdiðim daðlar
her yer gurbet her yer karanlýk tünel
derdiniz ne
kasým yüzlü serçeler
nerde sonbahar tütsüsü ötüþleriniz
iki gün sonra annem de kýrk derece loðusa ateþi
vakit iki koltuk deðneði arasý...
bekleyin!... yeniden doðacaðým