niþan olsun, düðün olsun, yazmayla kapýsýný çalan her okucuya ; “-geliriz, gelmemiyiz hiþ” derdi … “-sevmiþ, saymýþ, oku yollamýþ” tafsilatlarý aldýktan sonra “-geliriz, gelmemiyiz hiþ” derdi kamýþlarýn arasýndan Aça
oysa; ne niþanlara sini götürdüðünü gören olmuþtu ne de düðünlerde boyunu-posunu, ne katýlmýþ, ne oynamýþtý ne misafir aðýrlamýþ, ne cenazelerde aðlamýþ aðýtlar yakmýþtý ne bir yere gittiðini ne merdivenden bir basamak indiðini, ne yanýna varan olurdu, ne de o gitti baþkalarýna yerden evceðizinde hapisti Aça
ama tellalýn ne ünlediðiyle, baðý-bahçesi varmýþçasýna kanal nereye akacaksa, sanki saltýkçý baþýna varacakta koca köyde ne olup bittiðiyle, çoklarýndan fazla ilgilenirdi köyün ücra köþesindeki evinde herkes öyle kabullenmiþti nedenini sormazdý kimse bir haftalýk gelinken, kocasý askere gittiðinden bu yana merdivene ayak basmazdý Aça
pek öyle herkesle de konuþmazdý selam verse, rastgele biri, içeriye kaçardý yoldan geçenlerin bir kaçýný kollar, bekletir, en çok ta hergele çobanýnýn kýzý Elif’den havadisleri sorgulardý iþin aslý diðerlerinin umrunda da deðildi, Kurban Bayramýndan, Kurban Bayramýna “Allah gabil etsin” derdi kapýsýný çalana çoklarýný bilmez tanýmazdý koca köyde; bir elin parmaðý kadardý olsa olsa kiminle ne konuþacaðýný bilirdi Aça
koca köyde bir o koð bilmezdi ilenmezdi ha deyince; çeþmeden dönmediðini zannettiðinde çýðlýk halinde Naciye’ye seslenirdi kimse bilmezdi ne dediðini kimseye zararý yoktu kendi halinde zavallý biri çok þeylerin farkýndaydý, aslýnda ama baþkalarýna göre ha vardý, ha yoktu Aça
Musalla’nýn karþýsýnda kamýþlarýn arasýndan görebildiði kadardý bütün dünyasý geç farkýna varýldý kamýþlarýn aralanmadýðý Naciye de anlamazdý anlam verememiþti, uyanmadýðýna çoktan son uykusuna dalmýþtý Aça
yapraklar hýþýrdadý, bir-iki aðaçlar sallandý, bir saða bir sola yaðmur çiseledi, birkaç damla yanar yaz ortasýnda evinden ilk çýktýðýnda sal’landý, musalla taþýna evinin yanýbaþýna Naciyenin anasý, Pandalýn karýsý Aça
niþanlarda, düðünlerde hep vardý… “geliriz, gelmemiyiz hiþ” derdi gitti, gelmedi köyün nüfusu azalmadý köy yukardan aþþa sayýlsa Aça’nýn esamesi okunmazdý rastgele birine sorulsa yaþýyor mu, yoksa; gerçek dünyaya götçümü diye teretdütde kalýrdý kimse kimseyi bu yüzden ayýplamazdý fýrtýna kopmadý, þimþekler çakmadý köpekler uzun uzun ulumadý kamýþlar arasýndan bakmadýðýný kimse fark etmedi Elif’den baþka Elife de bir þeyler sormaz olmuþtu Aça
ardýndan aðýtlar yakýlmadý ona deðil, kendisine aðladý aðlayanlar “Aça ……. sizlere ömür” denildi, köyden haber soranlara o kadar bir hýþýrtý, biraz yaðmur, o da birkaç damla Hakkýn rahmetine kavuþtu Aça
Musalla’nýn karþýsýnda kamýþlarýn arasýndan görebildiði kadardý bütün dünyasý çeþmeden dönerken yere testisini, helkesini koyup ta dinlenen Elif’e bir de bazý talebelere seslenirdi küçüklere “Senget’de mi okuyon” bana da “-þey mi?.... len çocuk Ýzmir’de mi okuyon sen” derdi her defasýnda “-hý hý” derdim, yormamak adýna “-Melidi görüsen bi çok selem et” “-olur söylerin” derdim tabi o zamanlar bilmesem de Ýzmiri O’nun da Senirkent’i gidip-gördüðünden, Ýzmir’i bildiðinden deðildi tabi Eþe Senirkent de gelindi, Kabak Mevlüt Ýzmir’de iþçi yapraklar hýþýrdadý, aðaçlar sallandý, yaðmur çiseledi, yanar yaz ortasýnda sal’landý musalla taþýnda Kabak Melidin Eþe’nin Gülseren’in analarý Aça
dile gelse de konuþsalar o gün musallada olanlar kendinden baþka herkesin “kendilerine aðladýðý”ný anlatýrlar koca köyden birkaç kiþi sadece evinden ilk çýktýðýn da evinin yanýbaþýndaki musalla taþýna geldiðinde dört kolluyla, kul sayýldýðýnda, birilerinin aklýna geldiðinde adam yerine koyulduðunda eller üstünde tutulduðunda Aça
…….. hýþýrdamýþ yapraklar sallamýþ aðaçlar birkaç damla çiselemiþ o kadar aðlamamýþlar aðýtlar yakmamýþlar ne fýrtýna, ne rüzgar birkaç damla yaðmur o kadar “Allah kurtardý” demiþler “baþýnýz saðolsun” dememiþler diyecek birini bulamamýþlar, o gün fayda yokmuþ, oðlandan kýzdan gelinden neden sonra duymuþ, gelmiþ, sahiplenmiþ kardeþi Elif, Aþþamelle’den Naciye aldýrmamýþ olup bitene ardý-sýra bakakalmýþ mevtaya kamýþlarýn ardýna saklanmýþ Aça
o akþam örgülü yerine gelinmemiþ daha öncelerdeki gibi taa öte mallelerden kap-kap yemeklerle birileri rahmetliyle ilgili herkes bir þeyler anlatmamýþ yalan-yanlýþ, rahmet okumamýþ kimse dedi-kodu etmemiþ ardýndan mirasý için kardeþ kavgalarýna tutuþulmamýþ ne haftasý, ne kýrký, ne elliikisi ne sin kurbaný ne mezar taþý! de! ki yaþadý, günahýyla-sevabýyla, aðrýsý-sýzýsýyla, bir baþýna zavallý Aça
kýrk yýlda bir gelirim köye ……… köyde ne hergele kalmýþ ne hergele çobaný Elif gelin olmuþ, iki çocuklu babasý yaþýnda birine Zedefçe merhum, sizlere ömür hergele çobaný Karasümbül’ün karaörtü, “yerden evi ” virane mezarlýðýn çelenleri tarumar, tarumar Pandalýn gözarasýnda kamýþlar kamýþlarý aralar “Ýzmirde mi okuyodun len çocuk, sen” der baþýmý sallar “-hý hý” derim gözlerim dolar rahmet dilerim kazara yanýmda biri varsa içeri kaçar Aça
okucu: okuyan, oku daðýtan, düðün davetiyesi(peþkir vs) daðýtan kimse oku: okuntu: düðüne buyurun hediyesi, davetiye örgülü yeri: cenaze evinin akþam hali örgülü : ölgülü, ölü çýkan ev, Ölü çýkan eve eþin, dostun, komþularýn götürdüðü yemek. yerden ev: tol, altýnda samanlýk, ahýr gibi kýsýmlarý olmayan bir katlý zemin üzerine yapýlmýþ, iptidai ev
Fotoðraf Hakan Meriç
Sosyal Medyada Paylaşın:
İbrahim Çelikli. Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.