tanrý
gözümün perdesini uçurdu
dip bir dalganýn eþiðinden
saldý okyanus çölüne
binlerce sarsýntýnýn çýðlýðýný
taþ bir sofanýn ayak ucuna boþaltayým diye
ellerime salkým salkým yalnýzlýk
dudaðýma üzüm baðlarýndan hüzün þerbeti
sýrtýma kýrlangýç tepelerinden yüksek keder
önüme kýsa bir de uzun yol býraktý
an-fora!
çýldýrmanýn hazzýnda...
uçuþuyor saniyeler dakikalar yýllar
ayaðý aksak medeniyet geride
ve cehalet hep iki adým önde
kalabalýk metropoller, sekizgen piramitler
çelikten köprüler aðý...
ah! metal yýðýný dünya, öksürsen savaþ
týksýrsan ölüm
ýþýðýn gözbebeðinden çivili adamlar geçiyor
ve karanlýk kan söktürüyor sokaklara
kayboluþun masalýný anlatýyor pireler berbere
ki o masal hiçbir umut vaat etmez
eski bir marþandiz garýna benziyor hayat
ki terk- etmiþ insanlýk, virane ruhlarý, taþlaþmýþ kalpleri
paslanmýþ duygularý mesken tutmuþ cam gözlü
alaca baykuþlar
......
koþa koþa yoruldum
döne döne vuruldum
meczup bir ruhun melankolik sokaklarýnda
gayrý tutunmaz mý elim
bir sufi’nin çýplak eteðine
ah! melâl
yüreðim damarlarýný kesen býçak
yok mu toz bulutlarýný savuracak bir rüzgâr
içimdeki korkuyu alt edecek fýrtýna
…..
tanrý gözümün perdesini uçurdu
çýldýrmanýn hazzýnda zaman
an-fora!...
h i ç l i ð i n ortasýndan geçen nazlý ýrmak
yaðmurun esintisinden vazgeçtim
çok mu ýrak
yolun sonu...
ayþe uçar
08-09-2013