ve ben çocuklarýn aðzýndaki çiçekleri seviyordum cennet kapýlarýnda açacaktý onlar
âhir zaman türküleridir türküleriniz/ þimdi parmaklarým kýrýk/ ezgimi merhametinize adadým/ sunaklarda bir beyaz çiçek/ avucunda su taþýyor cennet çocuklarýna/ bir damla su/ usulca/ usulca/ usulca
hýrçýn sularý okþayabilmeliydi balýklar gam ellerine sarýlabilmeliydi gökte yýldýz yerde bir avuç kumlu toprak ve-siz ne güzeldiniz âh bilseniz ne güzeldi gözlerinizde umut dudaklarýnýzda içli türküler ve yaban bir aðrýyla susan diliniz âh ne güzeldiniz
yaðmur yaðacak yine/ sanýlanýn aksine güneþi seviyor dizleriniz/ sarsarak doðduðunuz topraðý/ ve sýðýnaklarýný o kuþlarýn/ bir lahzâ kelebeðin kanayan kanatlarýnda/ gideceksiniz/ uzaklara/ uzaklara/ uzaklara
susuz zamanlarý vardý o diyârlarýn kekliðin kýnalý boynunda kalmýþtý aðýt uyuyan çocuklarýn üzerini örten kar yaman bir iklimin ilk sancýsýydý yorgundu düþleriniz bahtsýz ve kederli uyanmamalýydýnýz-daha yol var cennete siz ne de güzel ölmüþtünüz ne de güzel yýkamýþlardý teninizi
sâhi siz hazan mevsimin kuzeyinde kaç göç sustunuz da daðlarýnýzý ve topraðýnýzý sevmenin onuruyla ne de güzel öldünüz ne güzel öldünüz