Eski ezan seslerinde aradým þeametini varlýðýnýn ýssýz yoksulluðunda… Yokluk kimi zaman varlýk demektir baþucunda göremediðin ýþýklar. Kimi zaman ellerin kýrýlýr arkanda koþuþan yalnýzlýðýn. Tüylerimiz ürperiyor, esen rüzgâr içimize iþliyor sessiz ince ince… Avuçladýðýn hayatýn içinden birkaç yaþam çýkarýrsýn rezilce korkulardan. Yaþam kimi zaman ustura aðzýnda olsa, kimi zaman hýnzýrlýðýn… Ne mutlu, ne içli, ne dolu, ne de boþ… *** *** *** Sayende aç kaldýk, yýldýzlar baþucumuzda, hilal hançer misali… Kaldýrýmlar yüksek, gramofon çalýyor, sinemalar boþalýyor… Gürül gürül sefalet akýyor bu kepaze hayattan, geceler serseri… Ellerimiz hasta elleri, bedenimiz hasta bedeni tutmayan ayaklar, Ölüm yakýn kahrolasý þehirler… Bir sen vardýn ama sende orada kayboldun, Yaðmurda yanan ateþ, gözlerin bir bir düþecek, Gizli gizli aðlarsýn, ateþ bizi yakacak… *** *** *** Þarap içiyorum, ekmeðim beyaz, zeytinim siyah. Sarhoþ olmaya çalýþýyorum nefesinin sýcaklýðýna. Sen deðil misin gözlerime bakan, umutlandýran? Yere kapaklanýrým iyimserliðinde. Yorgun baþýmý yastýðýna koyuyorum, sen uyuyor musun? Sarhoþlar karþýlar beni, yabancý ýslýklarda. Ellerinde sopa koþarak bana doðru geliyorlar kan revan içinde, Uzaklardan aseton kokularý duyulur, dördüncü kattan gelen seslerden… Ýçim kalabalýk, sesleri duyuyor musun? geceler serseri…
Sosyal Medyada Paylaşın:
beyaz gül(masal) Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.