Yazýk...
Gülmüyordu artýk/ bedestenler
Görüpte çatýk kaþlarýmý
Güvercinler konup kalkmýyordu
Þadýrvanlarda...
Tütsülü buhurdanlýklara
Sýðýndýðým zamanlarda
Zikir sesleri kanatmýyordu
Miyop gözyaþlarýmý
Yazýk...
Terü taze bir buhar
Bahar sabahlarýnda
Yeni Cami’nin üzerinden
Ak-pak bulutlara uzanmýyordu
Kandiller...
Martýlarýn çýðlýk attýðý iftar vakitlerinde
Gözlerime aksederek
Ve arzuyla raksederek
Histerik
Yanmýyordu...
Yazýk...
Geçmiyordu boðazýmdan/gazozla takviyeli
O küncülü /yanýk simitler
Belli ki uðramýyordu
Haydarpaþa Garý’na
O gencecik ümitler
Buharlý trenlerden/mehteran velvelesiyle
Þehr-i Ýstanbul’a her sabah
Elinde sazý/aþýklarla/Anadolum
Ulubatlý Hasan misali
Dayanmýyordu...
Yazýk...
Uçmuyordu Boðaziçi yollarýnda
Mini etekli kýzlarý taþýyan/kanatlý Þevroleler
Erguvanlar...
En asude rahiyalarla yaþlanmýyordu
Urumeli Hisarýnda
Geniþ pazulu kayýkçýlarýn
Makberini saklayamýyordu
Gözü yaþlý kuleler
Þehir Hatlarý Vapurundan suya atlatan
O eski aþklar...Heyhat!...
Yaþanmýyordu...
Yazýk
Dilimizde bir þarkýdýr artýk
Mazideki Þehr-i Ýstanbul
Gözlerimizdeki yaðmur
Tek tesellidir/inerken usul usul
Bir nihavent faslýdýr gençliðimiz
Sokul Ey Yar!
Baðrýma sokul!
Biçareyim
Bulamadým bir çare
Bari sen kendine bir yol bul...
Yazýk...
Hiç çýkmamak üzere
Yapýþýr bedenime
Her ayrýlýþýmda/bu þehirden
Yar busesi ve kar sisi
Sebep olunca/kilometrelerce/raylar
Baþlar...
Kulaklarýmda hiç dinmeyecek
Bir Ýstanbul Senfonisi...