çok eskiyen bir hitabýn buyruðuna
ha vardým ha varýyorum
içten bir birileri ile bileþik
iki harf eti var avuçlarýmda
birine cümle deðse
diðeri bir kelimenin derisini sýyýrýyor dilimden
þimdi aklýmýn aðzýna uðrayan fikri söylesem
içimi ýsýrýyor zaman
süsleyip harflerimi sunsam da
eskiyene dil damaðý kapýlarýný açýveriyor
ruba
iþte o zamanda bir gecedeyim
makamým zamanla uyuþmuyor
inceden bir yaþam
alýveriyor ellerini benden
sormak aklýmýn ayaðýna takýlýyor
bir süre duruyorum
ve sonradan duyuyorum
durak deniliyor dinleyenlerin diyarýnda
aðzý kýrýk sol akýntýlý bir ahkam kesiyor sesim
yolunda uzuv hâkimi hani
durduk yere
darasý eksik bir har kýmýldýyor ininden
ruba diyorum
kýlýfý yoksul ve lal
içli bir zaman biçimi
saðýnda zarifçe uyuyorum
ne doðuyorum ne de doðruluyorum
ben uymuyorum o zamana
bir de o yolun çaðrýsýna
ruba
yol geliyor
o yol bir yüz eðimine
ben bir zemin seyrine dalýyorum
zamanýn koynuna
her vardýðýmýzda
duruþuyoruz
ve
irkiliyor dem
vakit zamana yol olup
göðsümde kalabalýklaþýyor
o sevda kurdu
içimin zan riyasý
ürkek zaman kalýbý
o aðrýnýn yüz kaygýsý
zamanýn deli adamýný
durduramaz adabýnda
ve
bildiðim bütün saygýlar asýlmýþ
bir týrnaðýn eþelenen yüzünde
oysa
yanaðýmý yanaðýndan koparan rüzgar
bilmiyordu
yanaðýnýn sakalýmýn soluðu olduðunu
iþte ben bu fikre ne zaman kapýlsam
bu þehrin týrnaklarýna içsel birikintiler üþüþüyor
ayýrdýðým topluluklar yoluma sýzýyor
saða diyorum bir solun sevgi ýssýzlýðýna dalýyorum