iliklerime buz gibi iþleyen þubatta
ruhumu saran bu sýcaklýk da neyin nesi
söyle
sen baharýn muþtusu musun
ey gülzare
bir türkü tutturmuþum sana
say ki yar diliyle
’sevmiþ bulundum güzelim
gayrý ne çare’
parsellenmiþ yüreðimin en zengin hissedarý
gurbetçi özlemlerimin kadim mihmaný
eðer ressam olsaydým
içinde çakýl taþlarý olan
bir dere çizerdim sana
kenarýna memleket iþi
kilimler sererdim
sere serpe uzatýrken ayaklarýný
dizlerinin dibine
yalnýzca bizim masallarýmýzý anlatan
pembe kaplý kitaplar dizerdim
herkes gibi kendi masalýndan
baþlardýn okumaya
okuduðun yerleri ele verirdi
beyaz bileklerini saran
altýn kadar saf gülümsemen
fýrçamýn acemi darbeleriyle
salkým söðütler yapardým
dalgýn düþüncelerinin üstüne
bir þairin de dediði gibi
kaçýrmasaydýn bir vakti
elbet kavak yelleri alýrdý
salkým söðütlerin yerini
duygularýn kadar beyaz tuvalim
sesindeki neþe kadar renkli boyalarým yok ama
ucu yanýk mektuplarý kýskandýracak kadar
biriktirdiðim kelimelerim var sana
ufkunda sert esen kuzey rüzgârýný
ipek baðrýnda ýlýk melteme çeviren
ey gök yüzlü kadýn
tenin gün saçlarýn gece
uçurumuna sevdalý
dað lalesini anýmsatýr
bakýþlarýndaki her ifade
gözlerin sýrlý ayna
kim baksa güzelleþir
avucunda tuttuðun her yürek
sen sevdikçe devleþir
nefesin bülbülü azat edilmiþ
kýrýk bir gül dalý
ah biz ne çok sevdik
göðsünde kalp taþýmayanlarý
Seyran Tankuþ