Düðün ve cenaze,
beyazlar içinde;
ikisi de senin için.
Ýlkine razý olmadýn,
Ýkinciye razý ettin beni,
Kaldýrdým cenazeni ebediyete…
Böyle bir ayrýlýðý düþünebilseydim
sana öyle kolayca aþýk olmazdým…
O küçücük beyninle algýlayamadýn aþkýmý.
Canýmý yaktýn…
Karþýlýðýný alamayacaksýn o yaptýklarýnýn.
Yakmayacaðým ben senin canýný,
Deðmezsin…
öyle bir küçüleceksin ki, öyle bir;
bana yaptýklarýndan piþman olman da o derece deðersiz kalacak,
yüreðimde sana hiçbir acýma duygusu olmayacak.
Unutamayacaksýn adýmý,
ama adýný koyamayacaksýn adýmýn yanýna,
adýn adýmla hiç anýlmayacak
adýmý her duyuþunda dolacak gözlerin piþmanlýklarýnla
kahrolacaksýn
ve hesabýný yapamayacaksýn kaybettiklerinin…
Benim adým yüceldikçe onurumla
Onursuzluðun açýða çýkacak yalvarýþlarýnda
Bu içine oturacak bir tümör gibi
Bir kanser gibi tüm vücudunu kaplayacak…
Oysa, sýrf ikimiz için bir dünya kurmuþtum,
Yýkmamalýydýn onu,
sana duyduðun aþka fiyat biçmemeliydin,
Bir oyun sanmamalýydýn aramýzdakileri
Benimle oynamamalýydýn oyuncak gibi,
Kalbimi kýrmamalýydýn…
Senden böylesine nefret etmeme sebep olmamalýydýn…
Nefretimi dalgýnken gözlerine gözlerinde büyüttüm
Görmezden gelerek güzelliðini
Kalemim kýr yaþamý içindeki aþka dair kýsa þiirler yazmadý bir daha
Nefretimi resimlerinde büyüttüm sabahlara kadar
Uykusuzluða yatýrdým ruhumu
Nefretimi seninleyken dinlediðimiz þarkýlarda büyüttüm
sensiz yaþadýðým sevdayla eridikçe…
Nefretimi duvarlarda büyüttüm,
Sensizlikle cezalandýrarak dört duvarýn arasýný
Kendi kendimle konuþarak,
Sonra susarak, hiç konuþmayarak
Ama hep aðlayarak…