KASIM SANCILI HATIRLAMALAR...
Karlar erken düþer puslu daðlarýn eteklerine
Biz hep üþürdük tezek kokulu gecelerin dumanýnda
Fitli düþence gaz lambalarýn koyulaþýrdý karanlýk
Alabildiðine zifiri geceler örtülürdü üstümüze
Korkarak susardýk, dudaklarýmýzýn kenarýndaki masallarla
Donup kalýrken tek çeþmeli bir köy ortasýnda
Yufkalar kurutulurken ekmek damlarýnda
Damaðýmýz kururdu çantamýzda
Dua eder beklerdik hep teneffüs saatlerimizin olmasýný
Büyükler sarma sigaralarýný kuruturken saç sobanýn yanýnda
Analar bulgur kaynatýrdý aç kalan midelerimize
Ama biz hep aç susuz beklerdik yollarda
Beyaz karlar yollarý kapladýkça içimiz donardý
Ayak izlerimizi arkada býrakýp çekilirken toprak damlý evlere
Bu seferde pencereden beklerdik onun geleceðini
Bir yanýmýzda eksikliðindeki kelimeler cirit atarken
Zor edilirdi sabahlar çay saatinde buðulanýrken penceremiz
Ýþte bir sabah güneþ doðdu birden içimizi ýsýtmaya
Hüseyin Muhtar koþarak çaldý kapýmýzý
Çaðýrdý benle birlikte tüm arkadaþlarýmý
Çeþmenin kenarýndaki buzlar sularla erirken
Unutmam ki hiç o güneþli günün sýcaklýðýný
Ürkek kumrularýn bakýþlarý takýnmýþ bir adam
Götürdü köy dýþýndaki mezarlýðýn yanýndaki binaya
Hepimiz birden coþkun sevinç çýðlýklarýyla koþtuk
Kýþ günüde de kelebekler uçarmýþ o gün anladýk
Muhtar arkamýzda kaldý nede olsa yaþlý bacaklarý
Ya da sevinci az bizimkisinden…
Kurdelesiz davulsuz kýþ günüydü okulumuzun açýlýþý
Ýlk sorular yaðdý savrulan karla
Ama hiç biri üþütmedi lapasýndaki beyazýyla içimizi
-benim adým Fatma, benim adým Aysel, benim adým Ali…
Ýsmimiz kara tahtadan yankýlanýrken ýsýndýk
Tezek sýrasý aldýk o an yanmayan sobamýz adýna…
Ýlk dersimizdi isimlerimiz ve sevinçlerimiz
Dönerken evlerimize geri, tek bir isim kalmýþtý aklýmýzda
-ÖRTMENÝMÝZ-
Hepimiz birden koþup söyledik bulguru yerken evdekilere
Ayný anda siyaha beyaz çalmak için baþ ucumuza koyduk kara önlüklerimizi
Tebeþirle kokuttuk ellerimizi ve boþ bahçeyi doldururken neþemiz
O da gelip top koþturdu kýz erkek iki kiþilik maçýmýzda
Boðazýnda kravatý dalgalandý o koþarken
Matematik dersiydi gelip çýplak eliyle sildiðinde burnumu
O yüzden matematiði çok sevdim…en çokta onun ellerini..
Kümesten en güzel tavuðu alýp gittim yanýna
Radyodan duymuþtum o günün öðretmenler günü olduðunu
Gülümseyip sevdi baþýmý almadý o tavuðu
-Hadi dedi,bana onun güzel yumurtasýndan getir o en güzeli-
Tavuk bahçeden çýkýp eve giderken getirmiþtim ben o yumurtalarý
Aysel’in annesinden yoðurt, Ali’ninki hediyelik peynir
Benim hediyem en güzeliymiþ o söyledi derste
On yumurtadan ikisi kýrýlýnca sýnýfta çýkarma iþlemiþiz
Babamdan öðrendim o gün sýnýfta –örtmenimizin- yumurtayý kýrýþ sebebini
Oysa o an ne çok üzülmüþtüm hediyemi beðenmedi diye
Karlar erirken bahara doðru hepimiz ýsýndýk o kravatlý sevdiðimizle
Ezberledik marþýmýzdan sonrasý andýmýzý okumayý
Ben yine hep dört gözle matematik dersini bekledim
Çýkarma iþlemi hepsinden önce öðrendim yaðmur toplanýrken çukurlara
O gün Aysel iki gol atmýþ, altýya iki yenik sevinçli eve döndük
Þimþek göðü deli köyün ortasýna düþüyordu
Ýçimde eksilenler çýkarmalar gibi beni üþütürken
En zor sabahýmý sabah okula gittiðimde öðrendim
Öncesi yaðmur sonrasý yerde ýslak bayraðý elime aldým
Ardýndan arkamdaki muhtar bayrak direðindeki –öretmenimi-
Toplamayý o anda öðrendim vatan gibi severek yolunu gözlediðimi
Çýkarma iþlemlerim gibi gönlümde onmaz eksiklik açarken
Ona hediye diye getirdiðim tavuðu mevlidinde kestim
Yarýmýz okudu yarýmýz koyun güttü
Ama ben hep topladým matematiðe inat içimdeki eksikliði
Olmadý hep eksik kaldým,yaðmurlarým dolduramazken gölleri