boðazdan gemiler taþýyor seni geçen her gün ve her gece sen dolu gemiler geçiyor boðazýndan bu þehrin bu Ýstanbul salýyor gözlerini yüzüme kabarýnca gök ve yollar yýllara b/akan bir nehir kadar uzun zaman o topraða saplanmýþ azgýn bir ceviz aðacý ve dünya görünen yüzünde dallarý gümüþ bir ayrýlýk sanki insan kýsa yaþayan çok sesli biraz da kalabalýk oluyor bilemezsin kelebekler bir aðaç ömrü deðil de neden bir yaprak kadar gür yaþar yüzüm taze uyanmýþ o eylül bak yüzüm ilk defa koyu bir sonbahar gör yaþam dediðin þey yalnýz bir mevsim Ýstanbul kadar
gün sýrtýný akþama dönüp gidince usul usul Süleymaniye ihtiþamlý bir yeminle secdeye gömülür gýrtlaðýnda kalan son ýþýðý döker suya hüzün ezansýz Aya Sofya ki; O týpký asýrlýk lal gelin coþar deniz içim öylesi koyu bir munfasýl ayrýlýk sancýsýyla küflenir kuþlarýn narin teni b/üzülürüm ve dökülür kirpiklerim týpký yanýk balýklar gibi Sultan Ahmet’ten kopartýp kurumuþ gözlerimi akarým dilimin lal çatýsýndan sevgili beni sarmala yaðmurlarýnda aðzýmda diþlerim kelepçeli bir arya olunca da serçe yüreðimi baðýþlýyorum her gece sana al tavanarasý bu ihtilal kav/gamdan beni fedadýr baþým sana as diyorum þimdi Yahya efendinin kalbine göm içimi
dolup boþalan kalplerin b(v)arýþ antlaþmasýný izliyorum Pier Loti’de can kusan tek yudum o aðlak sevgileri bir de bin parçaya bölüp yüzümü Haliç’in þakaðýnda arýyorum içimde efkarla kopmuþ bu kan ýrmaðýnda seni bilmiyorum hangi kalbe sarýlýp hangi sükutta bulsam teselli hangi düþ sokaðýnda yol alsam duru bir gece misali bilmiyorum hangi þairi boðazlayýp sustursam sesini þarkýlar mýsra mýsra doðarken her taþ plakta izini bilemezsin iþgal altýna kalmýþ gözlerin bu son telaþýný ve bakýþlarýmda at sesleri büyürken suretin gibi bilemezsin sen bu þehirdeki nal seslerinde ölmeyi bensiz yaþamak gibi bir ömürde sen hiç yaþlanmadýn ki
yorgun bir hükümdarýn muzaffer olmuþ yüzünde coðrafyamýn izini sürüyorum bir fetih için belki çýkýyorum yola Karaköy’den son bir umutla adressiz her meyhanede aðlak bir aþýk sorunca da diyorlar ki bana hep yeni bir mahkûm doðuyor karanlýk böyle arsýz d(b)oðunca ve görüyorum sessiz aðlayan her hüzzam fasýlda nihavent nice büyük adamlar kayýp bir yelkenli misali göçüyorlar o meçhule kelebek gibi Beyoðlu sokaðýnda A korkak kadýnlar var bir de gördüðüm gönlü peçeli bir acýyla gülüyorlar kendi içlerinde Galata renksiz bir visal gibi çöküyor göðsüme o dem ’Kanlý’canýn ellerini tutuyorum sevgilim hisar avuçlarýmda karma bir Osmanlý gibi duruyor parmaklarýmdan asýyorum boðazý tüm hýrçýnlýðýmla Z sokaðýnda ayaklarým zonkluyor küsüyor dizlerimin baðý Çamlýca yokuþunda taþ kaldýrýmda çözülüyor dilim sana ah daðýlan yaralarýma sakýn dokunma
yalnýz toprak deðil bilirsin ya insanda ölmek için savaþýrmýþ dünyada anladým köçek bu akþam ve her gelen yarýn ölümde coþarmýþ insanda yaþamak için durma öyle ihtiþamlý karþýmda yýkýl artýk Ýstanbul
öyle taþkýn öyle çaresizim ki durmadan seni söylüyor boðazýmda þarkýlar ve dolu dolu susmuþ bize sanki dünya yüklü hicazkâr bu kör kahýrlar aðzý çýðlýk yüklü o yaðýz martýlarý boðuyor deli deli ve þizofren aklýmda öyle çýlgýn bir veli zil zurna þair gibi yokluyor akortsuz kalan zihnimi son mýsra gelince iniyorum þefkatli bir keman gibi ömür bu iþte nerede tükenir belli mi?
sesler insanlar ve yýðýnca kalabalýklar içinde saklýyorum kendimi senden azim bir gururla gemilerce yalnýzlýk b/akýyor yüzüme dedim ki sessizce öl/ün dudaklarým(d)a karanlýk sözlerimi de kat gidiþine kendinle Orhan Veli sus/sun artýk bu çaðýn kabrinde ah Yahya Kemal sen de öl içimde lebim kan kusan bir yol gibi bataklýk þimdi þehir an üryan kýzýl bir Ýstanbul yeli Marmara yanýk bir çýðlýk kadar deli gözlerimde gözlerim bu gece tam bir Venedik s/eli biz çok ýssýz o gök misali anayurdumuzda kaybolduk sevgili al yüzüm sana Asya yüzün bütün Avrupa bana göremiyorum yüzünü her ne kadar çýrpýnsam da Balat’ta gömülen son vapurun ardýndan Galata’da gördün ya ölemedim vedasýz kopan hýçkýrýk yüklü tarih kokan Aþk boðumu avuçlarýnda
aktý alnýmýn çatlaðýndan keder gözlerimi içime gömdüm aðzým keyfe müthiþ bir heder yarin ölümünü görmemek için ölememek ne beter
ah yar acý bu Ýstanbul gülüþü kadar kýrçýl bir akþam vakti tek yudum eylül gibi gel yeter
...
MHD
eylül
Sosyal Medyada Paylaşın:
Mehtap Yıldız Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.