ANKARA’DA SONBAHAR..
Garlara dolan ayrýlýklar konaklardý kara trenlerde
Matem havasýnda üþürdü aný dolu vagonlar
Raylar birleþmeye inat paralel yol çizerdi gitmelere
Kalkmaya hazýrlýðýn sesi düdüklere karýþýrdý
Sallanan elleri tutardý göçmen kuþlar
Kýrýk dökük kalýrdý yürüdüðüm þehir…
Ankara’ ya son/bahar yaðarken ýslanýrdý aþk
Yüksel Caddesinde korsan yürüyüþlere karýþýrdý adýn
Tek sloganýmdý seni seviyorum haykýrýþlarým
Molotof kokteyllerinde yanardý kaldýrýmlarda kalan ayak izlerin
Sakarya çakýr keyif sallanýrdý
Bir tiyatronun iki kiþilik bileti elimde büzüþürdü
Ýki kiþilik bir yalnýzlýðýn sahnesi kurulurdu Ulus’ta
“Bir delinin hatýra defteri” izlenirdi sessiz
Bu son matineydi seninle seyrine daldýðým….
Seni buz gibi bir metro çalýp götürürdü benden
Kuru kalabalýða dönerdi koca Kýzýlay
Yakamoz düþmese de deniz akardý gözlerimde
Bað bozumundan kalma üzüm karasý hüzünle kalýrdým
Seviþmelerin eski terindeydi Batýkent
Kýsalan günlerde yazýldý hep senli mektuplar
Uçaklar uçurduðumuz dokunmalar donuktu
Ten özlemi çekerken erken çökerdi geceler
Çetrefilli bir resim çizilirdi bu þehre
Sarýnýn en çok saçlarýna yakýþtýðý tuvaldi hayalin
Aðlamaklý yýldýzlar gizlice düþerdi kýþ bahçeme
Ay kalýrdý karanlýðýnda yapýþýrdý sol yanýma
Bürokratik olmayan bir yakamoz düþerdi gönül denizime
Soðurken zulamdaki mahsun resmin üþürdüm hep
Öpüþmek hatýralardan bir kapý eþiðinde düþerdi
Kapýlar sessizdi örtülürken pencerelerim
Geliþini ne çok özlemiþtim oysa mevsim hazandý
Kandýrdým kendimi eski türkülerle
Acýlý þarkýlar dilimde senin eþliðindeydi
Ankara’ya sonbahar yaðdý ben aðladým gizlice
Bulutlara inattý düþen yapraklar
En çok da eylüldü mevsim
Biz sonbahardýk ayrýlýrken Ankara’da…