-AN/ KARA KARANLIK-
Eller kendi sýcaklýðýnda tutuþurken
Avuç içinde terler birikecekti gizlice
Kýrmýzý bir otobüs alýp götürecekti
Buðulu camlara çizilen sarý saçlý kadýnýn ilk harfini
Duraklar yolcusuz yollar suskun
Oturaklar boþ kendi yalnýzlýðýnda
Son otobüs geceyi delip geçerken
Siyah asfaltý gece yutacaktý
Kent sus, sokaklar sessizdi
Araf’taki hatýralarýn ayak izlerinde
Yalnýzlýðý tek aydýnlatandý ay
Yýldýz dökümü mevsimler ýslatýrken saçlarý
Yaþardý ayak izlerindeki yer, gözlerimde…
“Can YÜCEL” dinliyorum bu þehirde
Baðlanmamak için “Baðlanmayacaksýn…” diye baðýrýyordum
An/kara kalýyorken karanlýkta
Batý/kent hep doðuma kaçýyordu
Aþkýn doðduðu yerdeki evimde…
Þimdi gelip çalsam kapýný
Devrik kalmýþ dik uzun katlý binalarýnýn önünde
Dizim dik düþmeksizin zemine
Sarý saçlarýna parmaklarým fýsýldasaydý
Cehennem yangýný ayrýlýk alev alevken
Sen rahat ol diye giydim yangýn gömleðini
Çekip gitmek de vardý bu kentin baþka köþesine
Korkum sen uykusuz kalma yeter…
O yüzden uzaklara götürdüm düþlerimi
Ellerimle martý besledim
Düþlerimdeki gem/imi sürdüm ufka
Sana yazamadým yokluðunu anlatamadým
Her harf sen olunca karýþýyordu iþte ortalýk
Hayat sandalý sallanýrken
Dalgalýydý iþte þiir
“Can YÜCEL” in beyaz uzun saçlarý gibi….
Baðlanmamak için demir attým deniz dibindeki karaya çapamla (çabamdý)…
Çünkü ben sende boðuldu dalgalýydým iþte…