Ýyilik yaptýðým dost bana sövmüþ,
Bir yandan söverken bir yandan övmüþ.
Sözlüðü bozulmuþ kalem elinde,
Saçmalýk ilmini yazan dangalak.
Kurumuþ aklýnýn susuz gölünde,
Hoplaya zýplaya yüzen dangalak.
Bilyeler daðýlmýþ makarasýnda,
Dengesizlik akýl fukarasýnda.
Olmayan beyniyle us arasýnda,
Kalan son düðümü çözen dangalak.
Gururla gezerken büyüðüm diye,
Sýfýrýn altýna düþmüþ seviye.
Kalemle yaptýðý maðara köye,
Ýstanbul Boðazý çizen dangalak.
Kalbinde dostlara ihanet saklý,
Arýnmaz zemzemle ruhu pasaklý.
Ustanýn yanýnda çýrakken aklý,
Bir karýþ havada gezen dangalak.
Ýnsanlýk aramak böylesi bönde,
Meðerki hataymýþ bugün de dün de.
Gözyaþý dökerek gezdiði günde,
Yaþýný sileni üzen dangalak.
Baklava sanýyor yediði otu,
Edebi dünyanýn son Don Kiþot’u
Adamdan saydýkça þiir maskotu,
Havaya girerek azan dangalak.
Gelecek yýllara kalacak ozan,
Olur mu günlerdir anýrýp gezen?
Maskara gölünde yýllardýr yüzen,
Oltaya meraklý sazan dangalak.
Namertlik aklýnýn semeresinde,
Küflenir yalaka kamarasýnda.
Ýslamým der ama minaresinde,
Bir kere okumaz ezan dangalak.
Mehmet NACAR