Sen gittikten sonra neler oldu, biliyor musun?
Aðýr bir yüke dönüþtü sensizlik
çok yoruldum,
oturdum nefeslenmek için,
gideceðim yere varýþýmý geciktirdim bu yüzden,
yeni ufuklara yelken açamadým…
Seni bitirmek istedikçe beynimde,
bana isyan etti kalbim,
krizler geçirdi;
acýlar içinde kaldým,
yýprandým…
Ben hastaneye yetiþtirdikçe
inat etti,
seni silmeme izin vermedi…
Þimdi,
ben dil altý haplarýna muhtacým,
o ise sana…
Sen gittikten sonra neler oldu, biliyor musun?
Hayat beni
Ýletiþimsizliðin ve yýpranýlmýþlýðýn
o tatsýz noktasýna taþýdý çabucak
ve içkinin þiþirdiði gövdemi sýrtlayýp
yeni bir baþlangýç için,
nehrin karþý kýyýsýna taþýmayý denedim hep;
hem de defalarca.
Oysa o iki zaman aralýðýnda çok deðiþirmiþ nehir,
ayný nehre iki defa girilmezmiþ…
Olsun!
Kalbimin hatýrý için,
sen dönene kadar,
aksak topal da olsa,
bu yükü taþýmaya karar verdim…
Sen gittikten sonra neler oldu, biliyor musun?
Döneceðine dair beklentim asýrlar sürdü,
dönmedin!
Bir liman kentinde buldum seni,
izini sürerek,
bir gemiyle gidecekken…
Tam da demir almýþken atladým güverteye,
dön bana diyebilmek için,
diyemedim,
bir yabancýyla konuþur gibi konuþtun benimle;
unutmayý öyle güzel becermiþtin ki,
‘adýn neydi senin,” diye sordun;
‘lütfen, unutmayý bana da öðretir misin?’ dedim…
Sen gittikten sonra neler oldu, biliyor musun?
Kalbim dayanamadý kavuþmasýzlýðýmýza,
‘unut gitsin, hersey bitti,’ desem de,
hiç anlatamadým ona unutulduðumu,
hiç anlamadý beni,
tehdit etti,
seni öldüreceðim, dedi…
keþke,
dedim;
hemen öldürsen,
ve kimsenin haberi olmasa.
Son birkaç mýsra yazmama izin verdi,
bulabildiðim bir kaðýt parçasýna
.
Saçma sapan birþey karaladým iki satýr:
“tek baþýna ölümdür adý
pek hoþuma gitmiyor tadý…”
.