ERZURUM HATIRASI
Müzeyyen kardeþimden geliverdi bir çaðrý,
Erzurum bekliyordu yöneldik ona doðru.
Akdeniz uykudayken çýktýk erkenden yola,
Kayseri’ye varýnca dedik verelim mola.
Kadim dostum Hasan’ý takip ettik peþinden,
Anladýk ki çok yoðun taviz vermez iþinden.
Hemencecik ayrýldýk etmemek için meþgul,
Ýstirahat etseydik olacaktý pek müþkül.
Yola devam eyleyip vardýk Pýnarbaþý’na,
Misafir oluverdi eþim arkadaþýna.
Erciyes titretirken temmuzun ortasýnda,
Ýçimiz ýsýnmýþtý muhabbet sofrasýnda.
Rüyama giriverdi o gece Deli Ozan,
Dedim "Üstat, yýkýlmýþ anlattýðýn eski han."
Duymamýþ gibi baktý yüzüme derin derin,
Dedi "Yaz da görelim senin de bir eserin’ "
Sabahleyin o dostlar yine hizmet eyledi,
Kalýn birkaç gün daha diye neler söyledi.
Öðle vakti ulaþtýk Âþýk Veysel iline,
Sarýlýp yatýyordu sadýk yârin beline.
Gider iken yolumuz Sivas’tan Erzincan’a,
Munzur selam göndermiþ ikindi vakti bana.
El sallayýp daðlara alýverdik selamý,
Tunceli sapaðýnda duyduk aðyar kelamý.
Ilýca göz süzerken guruba yavaþ yavaþ,
Þeker Yurdu önünde içimde gizli telaþ.
Derken telaþ büyüyüp oldu bir hasret devi,
Nihayet karþýladý bizi öðretmen evi.
Bizden sonra yapmýþlar bu güzelim yapýyý,
Dadaþ ruhlu görevli açtý hemen kapýyý.
Sabah þaþkýn gözlerle bakarken etrafýma,
Dizildi arkadaþlar çok geçmeden safýma.
Yýllarýn özlemiyle sarýldýk teker teker,
Dökülen kelimeler sanýrsýn bal ve þeker.
Kahvaltý için çýktýk Atlama Kulesi’ne,
Hayretle nazar ettik Erzurum Kalesi’ne.
Meðer ne çok deðiþmiþ gençliðimin þehiri,
Bir anda düþündürdü malum olan ahiri.
Ol sebepten yöneldik Abdurrahman Gazi’ye,
Bir müddet ara verdik Cuma için geziye.
“Mevlâm görelim neyler” derken dualý diller,
Þehitlikte açýldý arþa doðru tüm eller.
Uzaktan selam verdik yamaçtaki tabyaya,
Kafilece dolaþtýk þehri biraz da yaya.
Tebrizkapý bakarken arkamýzdan süzgünce,
Garip bir nida duyduk biraz mahzun,üzgünce.
Dikkatle dinleyince þöyle seslendi bize,
Türkü gibi görünen alev gibi dört dize.
Farklý simalarda bildik gözlerle,
Hasrete bir çelme takmaya geldik.
Titrek dudaklarda içten sözlerle,
Gönülden gönüle akmaya geldik.
Hayran kaldýk hislere tercüman olan sese,
Sýðmýyordu ruhumuz beden denen kafese.
Bir daracýk sokaktan çýkarken aðýr aðýr,
Duymuyordum kimseyi olmuþtum sanki saðýr.
Bilmem ne zaman girdik Taþhan’ýn çarþýsýna,
Oltu taþý tespihin dizildik karþýsýna.
Hâlâ var iken bende garip sesin yarasý,
Alýndý birkaç parça Erzurum hatýrasý.
Vakit hayli geçip de yürüyorken caddede,
Bir kâðýt tutuþturdu elime yaþlý dede.
Saðanak baþlayýp da kaçýnca bir köþeye,
Aklým takýldý birden elimde duran þeye.
Açýverdim heycanla yarý yýrtýk kâðýdý,
Gördüm ki dört satýrlýk gizem dolu aðýtý.
Duygu yaðmurunda ýslanmak için,
Dostlar sohbetinden beslenmek için,
Yýllarýn ardýndan seslenmek için,
Zaman duvarýný yýkmaya geldik. Dostlar yâdýma düþtü koþtum malum mekâna,
Yarý yolda rastladým Nilgün ile Hakan’a.
Akþam yemeði için gidenlere yetiþtik,
Latifeyle karýþýk birazcýkta itiþtik.
Kadayýf dolmasýnýn gidince ustasýna,
Nail olduk nihayet cað kebabýn hasýna.
Sohbet de karýþýnca bu akþamki yemeðe,
Kifayetsiz kalýyor kelimeler demeye.
Öyle sermest olmuþtuk hem de ne çok bahtiyar,
Gönlümüz hep genç kalmýþ görünsek de ihtiyar.
Döndük aðýr adýmla misafir konaðýna,
Yattýk uyanmak için son günün sabahýna.
Coþku ile varýnca fakülte binasýna,
Öksüz çocuk kavuþtu sanki de anasýna.
Öyle bir girildi ki kapýdan içeriye,
Gitmek için yarýþtýk yirmi dört yýl geriye.
Herkes bir þey ararken mazinin raflarýnda,
Hâlbuki uçuyordu izler etraflarýnda.
Anýlarý dolarken o anda dilimize,
Bir grup genç arkadaþ þaþýrdý hâlimize.
Bir sigara içimi kaldýk kapý önünde,
Sonra yürüyüp gittik 5. Yurt yönünde.
Daha henüz varmadan bekçi beni durdurdu,
Dedi “Hocam orasý þimdi kýzlarýn yurdu."
Donakaldým hayretle bu binaya bakarken,
Karþýdaki kaldýrým gözlerimi yakarken,
Çöküverdim sessizce beni çaðýran taþa,
Artýk sözüm geçmedi gözümden akan yaþa.
Damla damla akýnca yýllanmýþ onca zehir,
Belirdi yine iþte karþýmda koca þehir.
Palandöken Daðý’nýn çýktýk en yücesine,
Veda için göz diktik Erzurum gecesine.
Gezer iken Sait’i dikkatlice dinledik,
Bazý zaman iç çekip bazý zaman inledik.
Geç de olsa katýldý Yavuz ve Adnan abi,
Onlar da özlemiþti hepimizi pek tabi.
Hiç de kolay deðilken hasrete alýþmasý,
Gelip de çatýverdi son akþam buluþmasý,
Müceldili Konaðý misafir etti bizi,
Takdir ettik Haþim’i,Sevilay’ý,Filiz’i.
Bar oyunu izlerken nefesimiz tutuldu,
“Tey tey” derken Mikail hep ileri atýldý.
Ýhsan Tevfik ve de ben birkaç þiir okuduk,
Dostluðu gönüllere bir kez daha dokuduk.
Biz o gece galebe çalýyorken hayata,
Dinleyeni mest etti okuduðum son kýta:
Geçmiþi yâd edip görürken düþte,
Çeyrek asýr sonra buluþtuk iþte,
Erzurum ilinde kýrklý bir yaþta,
Vuslat ateþini yakmaya geldik,
Maziye uzaktan bakmaya geldik. Mazi uzak olsa da yakýndý Ekrem bana,
Telaþlý konuþmasý ders veriyor insana.
Sakine bir türküyle Kars eline götürdü,
Azeri havasýný alýp bize getirdi.
Tatlýlar yenilip de gelince çaya sýra,
Yusuf ve Refik için atýldý yazý tura.
Her iki arkadaþ da bizi davet ediyor,
Lâkin kur’a sonucu,Uzungöl’e gel diyor.
Saim Bey baðlanýnca telefonla bizlere,
Artýk mecal gelmiþti kalkmak için dizlere.
Ýþte dostlar böyleydi üç günlük hâl ve durum,
Yýllar sonra bir daha vedalaþtýk Erzurum!
20.07.2012
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.