Düðün dernek eþe dosta yön olur,
Doyumluðu görkemliyse ün olur;
Davet üzre toylarýnda gün olur,
Dili tatlý bir ozana söz düþer,
Yeðin adamlarýn sözü öz düþer.
Dosteli’nde vardý bir Alp düðünü,
Paþayiðit üstlenmiþti öðünü,
Ýlk dördün ay, Akmescit’in göðünü,
Dolanýrken seyre daldý bu toyu,
Büyüsüyle sanki bayýlttý suyu...
Halay durdu, davul sesi kesildi
Herkes kulak verdi erce susuldu,
Bu sessizlik bir destana yosuldu;
Bakýþý tok, omzu geniþ, dipdiri,
Ozan Adsýz, yaðmanladý baþ yeri.
Ayar verdi kara düzen sazýna,
Gülümsedi anlarýna, yozuna,
Uzun çýralarýn al yalazýna,
Sýrt çevirip dedi : Merhabalar, heyy !
Yerinde sað olan, yurtluðunda bey.
Bunca yiðit bir araya gelmiþler,
Yüreklerden höfü, pasý silmiþler,
Edep, erkân, büyük sözü bilmiþler,
Ben de size bir armaðan vereyim,
Sarp yüzlerden gülücükler dereyim...
Sivrihisar Horto köyü doðumlu,
Doðuþundan dili çifte boðumlu,
Doðru sözlü, dokuz köyden koðumlu,
Güleç yüzlü, aðzýndan bal akýþlý,
Ýmam oðlu meselleri nakýþlý...
Mürþit âhý alýp, dünya güldüren,
Çomak zoru kayýp ayak bulduran,
Parayý verene düdük çaldýran,
"Bilen bilmeyene desin" deyiþli,
Kürkü tatlý yerken acý yeriþli...
Hülya kursa konu komþu bilesi,
Çorba için kapýsýna gelesi,
Rüyasýnda altýn bulsa çilesi,
Ýpe un serdiði günler çok olan,
Kerih konuklara kerhen yok olan...
Kavga esnasýnda yorgan çaldýrmýþ,
Tencere anasý kazan öldürmüþ,
Dil gücüyle Bey Kubat’ý yýldýrmýþ,
Akþar’ýn övüncü Nasreddin Hoca,
Uyandý bir gece, dedi : Yaa Ece !
- Bugün söðütlüðe gitmeli gerek,
Az çok kýþlýk odun etmeli gerek,
Erkenden menzile yetmeli gerek,
Bozoðlaný çek hayat’a semerle,
Semere urganla balta kemerle !..
- Ýþim aðýr, azýðýmý hakça koy !
Þepit, soðan, tüylü-erik çokça koy !
Kaymak, peynir, süzme yoðurt akça koy !
Hazýr eyle cana yoldaþ heybemi,
Hepsini tamam et, gel, ünle beni !..
Hoca’nýn karýsý Gülbarçýn Bala,
Kocasý gidici olunca yola,
Ýlikmeni yakýp taþlý kav ile
Odadan çýktý da uyku semesi,
Erine hanaydan uyladý sesi :
- Kav sönmeden ocaðýmý yakýver!
Üçayaða tava koydum, bakýver!
Süt kaynayýp taþar olsa çekiver!
Su dolu helkeyi as da yerine,
Övüneyim onca kýza, geline !..
Gülbarçýn Bala can tezcene sustu,
Merdiven inerken güçlü yel esti,
Ýlikmeni söndü, þavkýný kesti,
El yordamý ora bura koþturdu;
Hoca ise odada bir hoþ durdu ...
Ona göre ocak yakmak kolaydý,
Tavadaki süte bakmak kolaydý,
Bakracý yerine takmak kolaydý ...
Dizlerinin üzerine eðildi,
Bu iþ pek sandýðý gibi deðildi!..?
Üfleye püfleye közü besledi,
Islak talaþ ak yüzünü isledi,
Uçan küller urbasýný pisledi,
En sonunda kan baþýna fýrladý,
Boðazý kurudu, sesi hýrladý :
- Kör olasý ocak, bana mý kastýn ?
Alevi boðdukça dumaný bastýn!
Soluðumu emdin, sesimi kýstýn!
Diyerek baþýný çöðelten Hoca,
Bir Hotoz görünce benzetti taca...
Bu hotoz Hatun’un çeyizindendi,
Hotozlar içinde iyisindendi;
Bakýþý bulandý, pek hüzünlendi...
Bezekli külahý taktý baþýna,
Çömelerek döndü tekrar iþine.
Tek üfürüþ yetti, ateþ parladý,
Alev aldý, duman kesti, harladý,
Çalý çýrpý, çer çöp tezden korladý;
Çok þaþýran Hoca bu kerameti,
Hotozdan bilerek, ocaða dedi :
- Barçýn Bala ürkütmüþ de yanýyon !..
Ocudun mu eli terli karýdan ?..
Anlaþýlan iyicene sinmiþsin,
Bakýþý sert, gözü ferli karýdan !..?
-Korkudan mý yalap yalap gülerdin,
Dumanlarý birbirine ulardýn ?..
Demek sen de benim kimin yýlardýn,
Þol kadýn azmaný, þerli karýdan !..?
Hoca bunu sinirinden söylerdi,
Ýþi biten Hatun gelmiþ dinlerdi...
Ýki gözü iki çeþme ün verdi;
Ateþ de ne? Yangýn sardý özünü,
Açtý leb deðmezi, yumdu gözünü:
— Merkep semerlemek, kolan dolamak,
Üste ýslýk çala çala sulamak,
Yular takmak, kopuk urgan ulamak,
Erkek iþiydi ya yumuþ buyurdun,
Kem nefsini bana karþý kayýrdýn !..
— Karanlýkta köþe bucak koþardým,
Ellerime kýymýk batsa susardým,
Tan sökmeden her bir iþi baþardým;
Bir ocak çokardýn dilin çözüldü,
Çitmeli sözüne göynüm üzüldü !..
Gocunan Gülbarçýn erini yerdi,
Gönül üzenine karþýlýk verdi,
Ýçini dýþýný ortaya serdi;
Öfke taksit taksit, zarar peþindi,
Paparayý yiyen Hoca düþündü...
Sessizce fartayý atlatmak gerek,
Kapýya yöneldi yan yan giderek,
Eþiðe takýldý sersem sepelek,
Tökezledi yüzükoyun hanaya,
Kalktý herifleyin, yol, iz belli ya...
Uçta merdivenin dönüþü vardý,
O dönüþün de bir kiniþi vardý,
Belayý savsa da yenisi vardý,
"Hatun gönül koydu n’etmeli?" derken,
Ýkinci kez kapaklandý inerken...
Paldýr küldür aþaðýyý boyladý,
Çik, tök gele zorlu endam eyledi;
Bu ataðý hem yer, hem gök sayladý;
Bir hýþmýnan taa taþlýða eriþti,
Kafa, kol, bel, bacak, hotoz geriþti...
Gülbarçýn’ýn etekleri tutuþtu,
Yel yeperek, yelken kürek yetiþti,
Kocasýný diri gördü yatýþtý;
Çoluk çocuk gürültüye uyandý,
Dip komþular dýþ kapýya dayandý...
Hoca yalnýz deðil bu dar gününde,
Eþ dost yýðnak oldu evin önünde,
Nice diyar gezmiþ doðu yönünde,
Gâzi Bamsý Koca yürek birledi :
"Dayan Molla, yettim !.." diye gürledi...
Günde dokuz camýz gönü iþleyen,
Som akçayý elle kýrýp beþleyen,
Ürkütülmüþ dört beygiri biþþleyen,
Tabak Ender Usta yürek birledi :
" Dayan Molla, yettim !.." diye gürledi...
Urkapý’da kesilince sað kolu,
Kýrktan artýk çentik olan bir solu,
Çeliktiren Bileyci Alp Kurtoðlu,
Ýl-çaþýdý koþtu, yürek birledi :
" Dayan Molla’m, yettim !.." diye gürledi...
Demircinin her sözünü kollayan,
Örs baþýnda arastayý sallayan,
Denkli tatar devesini dallayan,
Baþ kalfa Yýnalcýk yürek birledi :
" Dayan Molla, yettim !.." diye gürledi...
Bey Hüsrev’den armaðanlýk týmarý,
Býraktýrmýþ Alaþehir kumarý,
Gayrý Akþar’dadýr bütün umarý,
Kolcu Murat Gâzi, yürek birledi :
" Dayan Molla, yettim !.." diye gürledi...
Kapý komþu saydýk beþli aðýzda,
Bir yiðit kalýnca bûnda, buðuzda,
Duyulanda durmak olmaz Oðuz’da,
Bütün canlar gelir, yürek birlerdi,
" Heyy Dost, el ver, tutun bize !.." derlerdi.
Eðni, çiðni dostlarýnca yuðrulan,
Yaðýz yerden bin güçlükle doðrulan,
Üç adýmlýk yolda on kez savrulan,
Hocamýz dil verip dedi : Ya ervah,
Sizi üzen börke, vah ki, ne vah vaahh !..?
Duyan þaþtý : " Bu gürültü, bu börkten ?..!
Hotozlu yýldýrým düþmesin gökten !..?
Bizi makaraya sarma küllükten !.."
Hoca baktý sitem gýrla dostlarda
Söze limon sýktý derdest kenarda...
Dedi : " Tan etmeyin yüzüm kýzardý,
O þeyin içinde, baþým da vardý !.."
YUSUF BÝLGE