Þimþek çakýmý sesler delerdi griyi, mýzraðýný indirirken topraða
Bulut y/arasý kan/sýzýsý damlasýnda
g/öz olur dökülürdü sonbaharlara
Tünerken karanlýk karþýdaki daðlara
orman yangýný sonrasý bir kýzýl kalýrdý tozundan geriye
Kül savruðu hasretlikler salýnýrken, toprak kokusunda
Balçýða bulanmýþ bir aþk hamurunda yoðrulurdu
Saçlarý taralý fýrtýnalar gelip aramýza girerken
Þarkýlar ýslatýrdýk dilimizin ucunda, serçe öpüþü tadýnda
Titrek dudaklar tuzlu bir nakarat içerdi içerlenerek
Göz þafak beklemeli gece yorgun kalýrdý nefeslere
Martý yýkayan denizler, ortak ederdi baðrýna balýkçýlarý
Ýstavrit umudu yüzüþlere açýlýrdý, deniz feneri göz kýrparken
Dalga sallarken gemicilerin yüreðini, nasip ekmek aþký olurdu
O vakit hep dalardým en açýk denizlere karayý görmeyene dek..
Duvarlara sinmiþ kokulu hatýralar dökülürken yerlere
Yanýk yarým mektuplarýn isi ortak olurdu ortasýnda kaldýðým odalara
Her yaný don kesiði izler sararken etrafý gölgelerin yürürdü
Pencere kenarlarým nehirlere su dökerken,
Bir çaðýn bitimi bir çaðlayan olur söyleyemediklerim...
Su topraða karýþýrken grisinden bulut aðlardý
Bulut yarasýný saklarken dökülürdü
Kan sakladýðýmýz gözlerimizki sarý yaprak misali
Denize dönerken döktüklerimiz mavimsi
Martý kanadý umut gemileri yürütürdü çýðlýðýndaki kavuþmalarýmýz....