Güneþle açardý gözlerindeki çiçekler
Hülyalý sabahlar sarýlýrdý açýk pencerelere
Ýnce tüllerden sýzar eser girerdi odalara
Yüzde bir tebessüm, cam kenarý hayallerin eþiliðinde...
Çalardým kapýný avcumda akþamdan kalan toplanmýþ yýldýzlar
Yoksun diye eþiðinde titrerken ayaklarým
Parmaklarýmda paslý bir pranga , dokunamazdým fotoðraflara
Yokluðun deniz olur, yosunlarda yüzerdi gözlerim ...
Antik bir kentin harabe sokaklarýnda gezinirim
Yýkýntýlarýn arasýnda kalýr ruhum sancýsýnda
Hicran nakaratlarý eski bir tiyatro sahnesinden yankýlanýr
Yalar geçer geçemediðim eski ayak izlerin emerdi sesleri
Donar kalýrdým bir baharda, bir de olmadýðýnda zamanda
Yüzü asýk, yüz asýrlýk yalnýzlýðýndaki odalarda saklanýrým
Sunaðýmda adak olan nasýrlaþmýþ bir yürek sus pus
Rüzgara takýlýr ýslýðýmdaki adýn, ýslakça
Çið tanesi olur dökülür, bir açelyanýn kökünde can bulurken
Fýrtýna koparan yanlarýn yelkenlerimi kýrardý vakitsizce
Bir uçumluk kýrýk bir serçe kanadý kanardý çýrpýndýkça
Çýrpýnanlara eþlik ederdi mavisindeki deniz...
Sallanýrdý yer, sallanýrdý tüy kalan ten, sallanýrdý eller
Bir ileri bir geri geçip giderken mevsimler
Takvimler bað bozumu zamanlarda kalýrdý
Tuzlu bir sarý sonbahar kuruturken yapraklarý
Birlikte gazel olur dökülürüz kurusundan topraða....
Tozlu dudaklarýmýz buluþur kýrk ikindisinde dökülenle ýslanýrken
Biz hep öpüþürüz eskiden kalma sarýlýþlarýmýzla/þarkýmýzla
Kanayan ellerimizde vuslatlar büyütülürdü
Aktýkça gözler, büyüdükçe özlem, külümüzle doðardýk ikimiz...