Uzaklardan gelirken Endülüs þarkýlarý, Bir nebze gün ümîdi yok muydu yarýnlarýn? Suskunluðun dehþeti ezerken duygularý; Gemilerini yakýp haçlýya direnirken, Birer birer yakarken bütün alçaklýklarý, Kalblerde hâtýrasý Tarýk Bin Ziyadlar’ýn; Yirminci asýr çöktü, Bosna’ya kahýr çöktü!
Neredesin ey dünya! Hâin Sýrb’ýn mermisi, Beþiksiz bebeklerin gözlerini delerken! Eli kanlý cânîler mazlûmu tepelerken, Taþ kesilmiþ kalblerde kilise tegannîsi, Hissizlik mekânýna soluyup çaðdaþlýðý, Bir avuç toprak için insan eti çiðnerken, Yirminci asýr çöktü, Bosna’ya kahýr çöktü!
Bu iðrenç suskunluðun var bir sebebi,dedim! Kaatil sürülerin belli nesebi ,dedim! Kýskacýnda mazlûmlar, çaðýn akrebi, dedim! Bir yanda karayýlan, kuþatmakta çevremi; Her çâreye baþvurdum, herbir yolu denedim; Yaralýlar, ölüler, her taraf öksüz-yetim; Yirminci asýr çöktü, Bosna’ya kahýr çöktü!
Þu merhametli toprak, þu hava sýr dolusu; Kuþlar, çiçekler ve su, sizden dâvâcýdýrlar! Elleri seccâdede mahzûn insan yavrusu, Þehitler cemaâti, ýtýr-kekik kokusu Ve, Asr-ý Saâdet’ten süzülen gül muþtusu, Kâinatýn kamusu, sizden dâvâcýdýrlar!
Bembeyaz sayfalara damla damla kan çöktü! Minârelere kâbûs, câmiye hazân çöktü! Sanma ki, adâlette ilâhî mîzân çöktü! Ýnsanlýðýn önünde sâdece iz’ân çöktü!