El-Kebir
Hiçbir büyük ölçünün, kavramasý imkânsýz,
Kibriya örtüsüyle, tek benzeri olansýz.
Ýlahi esmalarla, yarattýðý yücelik,
Aklý yenik düþürür, Kübra’da ki nicelik.
“Yerlerde ve göklerde, büyüklenme onundur”
Emrine ram olarak, tazim ise kulundur.
Rida Hakkýn perdesi, sýrrýncadýr ölçüsü,
Baþkasýndan gizlenen kimsenin örtüsü.
Hak Teâlâ diyor ki “kulumun kavlinceyim,
“Yere göðe sýðmadým, müminin kalbindeyim”
Bir þeyin kalbi ise, batýnýdýr o þeyin,
Bu manada kullara, “hakkýn örtüsü” deyin.
Maddede ki sýrlarla, mana boyutu yüce,
Bir insan, istidadý kadar anlar sadece.
Örtünün bir batýný, birde zahiri vardýr,
Perde perdeleneni, görürse batýnladýr.
Bu batýni görüþte, görünen gaybi boyut,
Þekil isnat edilmez, asla deðildir somut.
Perdesinin zahiri, deðiþmeyen bilemez,
Böylelikle batýný, kesinlikle göremez.
Âlemlerin zahiri, ez-Zahirin mazharý,
Buna arif olmakta, ehli müþahit kârý.
Kebir mertebesinde, Halkýn batýný Haktýr,
Diðer yönden bakýlsa, Hakkýn zahiri halktýr.
Onun Kebir oluþu, büyükten daha büyük,
Hiç kimse taþýyamaz, altýnda ezer bu yük.
“La havle vela kuvvet, illa billâh-il azim”
Ey Kebir olan Allah, ancak sendendir razým.
Örtüleri kaldýrýp, Hak kendini bildire,
Cümlemizin özünü, yüzümüzle güldüre.
21.02.2012…Mustafa Yaralý
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.