kapattý gözlerini görmek duymak... inadýna beþ duyusunu hissetmek istemiyordu
yine de saksýsýnda topraðý azalan gövdesini dik tutmaya çalýþan sardunyanýn feryad-ý figanýný bastýramýyordu masadaki yarý dolu sürahi...
kadýn býraktý kendini deve tüyü renkli kanapeye bir bacaðýný yere, bir kolunu arkaya attý gözleri tavanda öylece asýlý kaldý
uzun bir geceden sonra uzun bir gün...
nasýl geçerdi zaman yaþlýlýðýn verdiði arsýz rehavetle bu koca þehrin çapak tutmuþ gözlerinden ve paslý yüzünden yalnýzlýk akarken ellerine
öylesine kaldý kýpýrdýyamadan...
ta ki kapýnýn zili çalýncaya kadar adýmlarýný sürüye sürüye gitti “almasam olmaz mý?”der gibi mahzundu bakýþlarý Halil efendiden ekmeðini, sütünü alýrken