Antalya’nýn Kaleiçi’nde bir güzel aðlýyordu,
bir caný þiþenin dibinde, bir caný çaresizlik içinde.
Samsun’un Kavak ilçesinde bir güzel aðlýyordu.
Telefon direðine sarýlý, yýðýldý yýðýlacak yere.
Sel gibi geçti mevsimler, gencecik günler
reçineli günler, karlý boralý günler
yanaklarýndan döküldüler
parmak uçlarýna dizildiler.
Gidenlerin dönüþü yok, kalanlar gidici,
gidiyorlar eyvah gidiyorlar.
Göðsünde bir resim, yaðlý-kýrýk,
göðsünde birkaç isim acý-tatlý, göðsünde acý.
Bu son görüþ olmalý,
baþlayan tükeniþ olmalý.
Salkým saçak ömürler,
debdebeli gönüller.
Omurlar çekemiyor, dizkapaklarý titriyor.
Hep istemedikler yaþandý zehir zemberek
gözün aydýn tükendiler.
Tükettiler be oðlum, tükettiler.
Samsun’un Kavak ilçesinde
bir güzelim vardý,
aðlayamadý.
Telefon direðine sarýlýydý, orda,
üstüne evler yýkýldý,
yýkýldý haneler üstüne.