Say ki Öldün
Israrsýz bir sebeple
Geldiðinde ölüm
Ýlk suskunluk icraatý baþlatdýðýnda
Göðün steplerine doðru
Kan tutar kelimeleri
Aktýðýnda dil
Yer yüzü faniliðini belletir
Yüzyüze geldiðinde
Refik i alanýn soluðu
Buz renginde hissedilir
Dil kýnýna çekilir
Göz ferini söner
Sukutu dinler kulak
Günahýn kelimeleri susar
Ecrini sýralanýr sonkez kalp
Akýl son hýz çarptýðý çelikten duvarýn
Önünde bir yýðýndýr artýk
Eti kemiði birbirine girmiþ
Ve kokuþmuþ bir leþ gibi
Esritir kendini
Derin gömülü sýrlar
Fýrlar en tepeye
Kayýtsýz deðildir zerre iyilik
Ve unutulmuþu yoktur tek bir zerre i kemliðin
Kururulmuþ et yiyen kadýndan olma da
Diþinin týrnaðýnýn bedelini alýr
Her dem güneþin yukarýsýnda duran
Dünün artýðýda
Ölmek ýsrarsýz bir sebeple
Gelip geçerken
Suyun ömrü kadar çok olup akmayý diler
Bir baharýn sýfatýyla gencleþip duran adam
Ve uzayýp giden bir ýrmaðýn
Dinlencesi gibi birikirken ömrünü
Ölmeyi tasavvur ediyormuþ gibi
Yaþar hala inadýna
Sonrasý sýrasý gelenin en gerçek süprizi
Malum bir manzarayý peydahlar
Heyhat;
Aklý selim koþuþturmalarý olmayan zamandýr hayat
Ve aslýnda çok konuþulan bir bilinmezliktir ölüm