Alınyazısı Saati (İstanbul)
Yeryüzüne ayý indir o bir þehir olsun
Yaklaþtýkça büyüyen
Ayrýntýlarý setleri bahçeleri
Yumuþak çizgileriyle ortaya çýkan
Ýþte ben o þehri yaþadým yýllarca
Ýstanbul’da parça parça
Çeþmelerinde ayý yaþadým
Servilerinde ayla birlik bölündüm
Ayla birlik yaralandým
Ýstanbul mezarlýklarýný aydýnlatan ayla
Soludum bölük bölük ahiretin
Keskin çizgili özgürlüðünü
Kanlý canlý özgürlüðünü ay kesmesi
Ýçtim sýcak bir yaz günü içilen buz gibi bir viþne þurubu benzeri
Kutsallýðýn ballý biberli çilekli çile kevserini
Ýstanbul’dur bu otuz yýl kana kana yaþadýðým
Taþlarýna adeta resmim iþledi
Ben Ýstanbul’da daðýldým zerre zerre
Ýstanbul damla damla içimde birikti
Mermer tozu gelip gelip içimde oluþtu bir þehir
Bu yeryüzünden ve gökyüzünden ötedeki þehirdir
O bir kýlýçtýr Doðudan Batýya uzanýp
Çin ipeðinden örülmüþ þeytan kozasýný bölen
Darbeleriyle Batý çeliðini lime lime eden
O Tanrý’nýn kýlýç halindeki hilali
Ýslam ruhunun kristalleþmiþ heykeli
Ýçimin sesi rüyamýn öfkesi merhametimin þehri
Ýstanbul’a gel oruç günleri gez gör ve dinle derinden
Taþtaki oymalarýný incele bir er gözüyle
Semerkant’tan kalkýp gelmiþ erlerin gözüyle gör her yeri
Camileri mezarlýklarý çeþmeleri ve sebilleri
Git Sümbülefendi’ye servilerden sor olan biteni
Merkezefendi’de tüket maddeyi yýrt maddeciliðin kefenini
Baðdat’ta ebedi baðý ruhun ve ilahi hikmetlerin
Þam’da son sýnýrý manevi medeniyetlerin
Kozmik bakýþ metafizik sezgi
Baðdat’tan dal, Þam’dan yaprak Diyarbekir’den çizgi
Hep Ýstanbul’da kýrýk dökük
Parçalanmýþ silinmiþ sönmüþ
Hayaletler gibi kaçmýþ gizliliklere
Loþ boþluklara sýðýnmýþ kan rengi bir huzur arzusu
Sabah Karacaahmet’te öten þafak kýrmýzýsýnda savaþ borusu
Sökün eder her sabah ufkun bir ucundan yeniçeriler
Su þýrýltýsýndan gök gürültüsüne deðin
Bütün seslere düzen vermiþ ebedi mehter
Yok olduysa bu þehir ruhu ruhuma sindi
Ben yaþadýkça o yaþayacak bende
Kimbilir belki o da dirilecek benimle
Ýslam Milletinin diriliþinde
O yeniden güneþin güneþ ayýn ay ve dünyanýn dünya
Ýnsanýn insan olduðu o günde
Ölümün biliyorum ey Ýstanbul diriliþ içindir
Öyleyse indir ruhunun teslim bayraklarýný indir göm topraða
Doðrul ve kalk ayaða
Kemiklerinle etin arasýnda
Sonsuz güç topla korku ve muþtuyla
Mucize muþtusuyla
Yüreðim yýrtýlýyor çýnlýyor aðlýyor yüreðim
Fýrtýna yaprak yaprak dökülüyor
Gecenin tüyleri savruluyor havaya
Ölümümü kutlayan Arz oðullarýyla
Mübarek topraðýn anlamýndan bile yoksun
Taþýn demirin mermerin ve tozun metafizik kadrine bile düþman
Kabus ruhumu çalmak isteyen hýrsýz
Madde dönüþür binbir þeye ama ruh kaybolmaz
Altýn madeni gibi pýrýl pýrýl kalýr ve solmaz
Ve ben kardan geldim ama denizi üstlendim
Denizi yüklendim adeta denizle evlendim
Denizle yaþadým denizle öldüm
Öldükten sonra denizin gözlerini gördüm
Denizden denize yükseldim
Birliðin þarkýsýný iþittim dinledim derinliklerinde
Sedeflerinden yapýlmýþ Ýstanbul camilerinin taþlarý
Beyaz güvercin kanadý köpüklerinde kubbelerini gördüm camilerin
-Ama gizleyerek saklayarak itiraf etmeyerek-
Bursa’dan gelen yeþil bu denizi boyadý gökten sonra
Ve trenler þifreli düdükleriyle trajedileri perdelerken
Dönüp bir köþeden ötede kaybolurken
Ben kayalarýný denizin ahenkleþtirdiði kýyýlarda
Gerçeði koðaladým hayal meyal görünen kelimeler arkasýnda
Ve derken birden karaya sýçradým Ayasofya
Padiþah türbeleriyle örtülmüþ maskelenmiþ þehzade mezarlarýyla
Kayboldu o deniz o kentle birlikte Rabbim bildir bana
olup biteni
O yeþil ötesi ýþýðý o güneþi tahlil eden su çizgisini
Ve sen ey Avrupa yerin dibine batacaksýn bitmez tükenmez suçlarýna karþýlýk
Ve derken Ayasofya yüzüme çarpan karanlýk
Serin ve kilim nakýþlý kýzýl gözlü dev bir cam gibi
Ve kýlýcýmýn ucunda Ayasofya küçük bir bilya gibi
Uçuyorum göklerin kubbesine bir ikram gibi
Gök sofrasýnda bir çeþni bir garnitür gibi
Kalk ve kavra ruhum bir kadavra gibi solan bu göksel yapýyý
Bir kartal taþýrken yere düþmüþ
Ve kalakalmýþ kaldýðý yerde
Sonra karanlýklardan çýkan kartallar tünemiþ üstüne
Yemiþler ötesini berisini
Ey kozmiðin kemirdiði bir kent gibi yükselen yapý
Ey Allah’a açýlan ve kapanan ulu kapý
Bir at gibi soluyorsun kulelerinle
Deniz öfkenin köpükleriyle benekli
Gel barýþýn köprüsü ol içimizde dýþýmýzda
Yeniden sularýndan içelim kana kana
Savaþabilirim bugün bütün dünyayla
Gerekirse
Ruhumuzun susadýðý hakikat olan
Evrensel Ýslam Barýþýnýn zaferi için
Aþk için Tanrý hakikati aþký için
Göðe çýkan Ýsa yere insin diye
-Fazla çýkardýlar göðe-
Gel ey Muhammed ve Ýsa hakikati
Burada sizi bekleyen bütün bir insanlýk var
Bulutlar yaralý insanlar zehir saçan fýrtýnalar
Kara-düþünce fýrtýnalarýyla yüklü kurþun levha havalarý
Savaþýrým doðudan daha doðu
Doðrudan daha doðru olaný bulmak için
Zulme karþý savaþabilirim
Ýnsan baþý yalnýz Tanrý önünde eðilecektir
Ebedi hakikat budur
Bunun için savaþýrým ben
Bunun için kaným helal olsun
Þehrimin altýna özgür Tanrý aþkýný yazmak
Ýstanbul’u yeniden Tanrý þehri yapmak
Bunun için savaþýrým ben
Servi için savaþýrým çýnar için savaþýrým
Tozlanmamýþ gün doðuþu için
Yýldýzlar geceleri yeniden görünsün diye
Tuz deniz damlasýnda gülsün
Çam denizle gülüþsün
Su tenimizle barýþsýn
Ruhumuzla ýþýsýn diye
Savaþçýyým ben atalarým gibi
Ýstanbul için savaþýrým
Baðdat’ýn derviþlik ortaðý
Þam’ýn kýlýç kardeþi
Olan Ýstanbul için
Benim güneþimden öteye kimse gidemez
Benim güneþimin üstüne doðmadýðý hayat hayat deðil
"Benim duvarýmdan yüksek duvar haraptýr"
Gerçek özgürlüktür kölelik deðil Tanrý’ya kulluk
Ýstanbul olacak yine gerçek özgürlüðün türküsü
Kýyamete kadar söylenecek türkü
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.