Minâreden yükselen, ikindi ezânýdýr
Müminlerin namazý imânýn mizânýdýr
Gençler sessiz sadâsýz dinledi bu nidâyý
Camiiye girdiler, »taʼzim« için Hüdâʼyý
Ýkindi namazýný, vecdle edâ ettiler
Tekbirlerle aðyâra kati veda ettiler
Rûhu mest ediyordu camiinin havasý
Ýçerde hoþ sadâydý müezzinin nevâsý
Camiiyi akustik inþa etmiþ Sinânʼým
Her yerde ayný tonda duyuluyor Kurʼânʼým
Bu kucakta oturdu gençler birkaç dakika
Koca Süleymâniye, Meryemʼdir filhakika
Dört þevkatli kolunu açmýþ bütün beþere
Ölünce gitmesinler diye þerle mahþere
Ön kapýdan çýkarken bu iki zeki civân
Yeniden baþladýlar son sohbet-i cânân
,,Divân Edebiyatý öldüˮ diyordu biri
,,Serbest þiirleri onun ciddî muhbiriˮ
,,Aruz nisyân içinde, Hece de gür isyânýnˮ
,,Bir nihâyeti vardýr mutlaka her eþyânýnˮ
,,Mürekkebimiz serbest damlýyor kalemlerdenˮ
,,Fersah fersah uzaðýz, Aruzlu mülhemlerdenˮ
,,Þâirlerin kalmadý ona bir iþtiyâkýˮ
,,Serbestedir insanýn tabiî insiyâkýˮ
Bu sözlere bir cevab, verirken arkadaþý
Bir adam çýkageldi ve kavukluydu baþý
Birinci yaþlý þâhýs Süleymân Çelebiʼydi
Süleymâniyeʼnin de nâlân andelîbiydi
Diðer iki kiþi de Hafýz ve Ýbn Ammârʼdý
Ýlki Þarkta diðeri, uzak Garpta yaþardý
Hafýzʼýn þehri Ýrân, Ammârʼýnki Endülüs
Nurlu yüzlerindeki her çezgi hatt-ý sülüs