Penceresi naylonla kaplý evin kýrýk dökük çatýsýnda eriyen karlarýn
Yanaðýna damlamasýyla baþladý günün erken vakti
Minicik bedeniyle omzunda asýlý boya sandýðý
Yalýn ayak, üstü çýplak düþmüþtü yollara koþtura koþtura
Mesken tutmuþtu hep o, dükkânýn karþýsýndaki kaldýrýmý
Parlatýrdý ayakkabýlarý soðuktan üþümüþ elleri
Bir solukta seyre dalýp cila atardý hayallerine
Vitrinde duran yepyeni gýcýr gýcýr bisikletler gibi
Öðleden sonra okulun yolunu tutmuþtu koþtura koþtura
Geç kalmýþtý iþte, tek ayaküstünde ödemiþti bedelini
Olsun, þikâyetçi deðildi ýsýnmýþtý iliði, kemiði, üþüyen elleri
Kulaðýný çekmiþti öðretmeni hani defteri kalemi bitmemiþti üstelik ev ödevi
Yorgundu gözleri zaten bitecek gibi de deðildi hayat ödevi
Okulun paydos ziliyle baþlamýþtý mesaisi sokaklarda
Akþam vakti nefesi donduran ayazýn soðuðunda
Trafik lambasýnýn kýrmýzý ýþýðýnda kendi gözyaþlarýný silmeden
Mendil satmýþtý sýcacýk arabasýnda kaderinden þikâyetçi þükürsüz insanlara
Fýrýndan bir ekmek alýp gidiyordu evine koþtura koþtura
Beklerdi sofrada bacýsý, anasý, yetim deðildi mahpus’da babasý
Küçük bedenine yüklenmiþti yaþamýn aðýr sancýsý
Gece dalmýþtý uykuya, ayaklarýnda sýzý, rüyasý ne! kim bilir?
Düþmemek için yere dengede durmaktý çektiði çile
Koþtura koþtura hep pedal çevirmiþti aslýnda
Meðer, gerçekte bindiði bisikleti hayatýn ta kendisiydi…
Serhat BÝNGÖL 21/11/2011 Ereðli