Sevgili Suna, tarih yaklaþtý,
Gitme zamaný, geldi ve çattý,
Fark etmiyor,
Ölüm ile eþ anlamlý olunca gitme,
Bir gün sonra, bir gün önce…
Bugün, biraz Ýstanbul’u dolaþtým,
Sarayburnu’nda balýkçý dostlarýma uðradým,
Hamsi yedim, þarap içtim onlarla,
Çimenlerin üstünde yalýn ayak dolaþtým,
Yanýmda yoktun, üþüdüm...
Sakýzaðacý sahilindeki o aðaç,
Hani, yüzük merasimine þahitlik eden,
Kesmiþler, yerine çiçek ekmiþler,
Üzüldüm…
Öðleden sonra yaðmur baþladý, karþýya geçtim,
Çay içtiðimiz yerde tahtalar ýslak,
Kýz Kulesi pusa alabildiðince tutsak,
Saatler boyunca ayný yerde oturdum,
Yaðmur bana, ben yaðmura inat ettim…
Eski günler geldi aklýma, park ýssýz, kaydýrak soðuk,
Defalarca kaydým, uçurum sandým.
Sizi sizsiz yaþadým son kez,
Kaç kez öldüm bilmedim, pes etmedim…
Suna, bu þiir belki de veda þiirim,
Veysel, “Ben giderim adým kalýr” demiþti,
Bir yazý yazýlacak mezarýn kenarýna,
Ararsan, bulursan, gelirsen ve okursan,
“Sizinle geçti, en güzel günlerim”
“Yaþadýklarýmdan piþman deðilim”…
Yýl ikibinonaltý, Mart ayý, günlerden Pazar,
Yaðmur kuzeydir, poyraz sert eser,
Sabahýn erken saatinde salâh okunur,
Unutulan, sevilmeyen “söz” gider…
(yeni düzenleme… ÝST. 07. 11. 2011 / 02. 30)
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.