gargiye,
...
gözleri elaydý
beyaz uzun bir yaþanmýþlýk vardý rüzgarla yarýþan saçlarýnda
sonra denizdeki balýklara ekmek attý
ne çok özlemiþtim sýcak bir gülüþü
ekimdi boðaz serin olurdu
ama ben üþümedim
üç dalgýç zýpkýnla lüfer avlýyordu
gözlerinin dolduðunu gördüm
iyi ki saklýmdaki yaralarý görmüyordu
yakýþýklýydý
o an güzel bir kalbin aslýnda
.. bir yüzden de görülebileceðini öðrendim
ne çok kandýrmýþtým kendimi yüreðe bakmalý diye
oysa
yürek öyle kolay gözükebilen bir þey deðildi
ve çirkinlik aðýr bir hastalýk kadar
bulaþýcýydý
"özür dilerim kalbim
seni kirletmelerine nasýl izin verdim?"
hiç konuþmadan kahvaltý ediyorduk sakince
oysa gürültülü masalara
ve terk edilen boþ koltuklara alýþkýndým
anlamsýz muhalefetlerine
ve sokak jargonu lehçene
kol düðmelerine takýldý gözlerim
beyaz gömleðinin bileðinde iki siyah akik taþa
hayýr gözlerini hatýrlamadým
hep gelir misiniz dedi
gelirdik dedim..
-þu kayayý görüyor musunuz yosunlu olan kýyýdaki
iþte onun dalgayla aþinalýðý kadardý
alýþkanlýðýmýz
küflü bir aþktý anlayacaðýnýz
ve bir karabataðýn gagasýnda göç etti
hepsi bu kadar bayým
þimdi gitmeliyim
izninizle
ben bu sabah
bir çift ela gözde þefkat ve tebessüm gördüm
bu sabah
hiç tanýmadýðým bir adamla
sýrf sana ben-ze-mi-yor diye
kahvaltý ettim..
de_soulmate